TURKUAZ YANKISI...gidiyorduk… zaman üstümüze düşüyordu asma çalıntısı üzüm tanesi aşk dudağı buruk buğusu sus… alışıyorduk… zaman devşiriyordu bizi saklı merhabalarda uyanınca esneyen tende beyazlanırdı sabah bir kuş pencerenin tozunu alır kanatlarını çırparak günaydın düşürürdü güneş saçlarında süslenir sokaklar ıssızlığını çıkarır üstünden tanıdık maviyi kucaklar sabırsız gök çoğalarak her sabah… düşlenirdik… uzaklar geçer gecelerde simsiyah dudağı biriken yalnızlık kuytusu ne vakit ağaçlar kesilse kuru bir dala konar renksiz kuşlar kısık bir ıslık çalar yüzümde sararan fotoğraflar eksik sözleri yontar heykeller ellerin ellerime dokunur ne vakit düşünsem dilime lal vurur alevi maviden ne vakit… sıcak misafirimdir yazlı yanın.
kısa kalan çubuk elimiz büsbütün hüzün çekerdi… içlenirdik… kadının yüzü saklı bir coğrafya turkuazlığı ulanır yenilenir söz rüzgâr önüne katar hüzünleri savruk bir türkü çalar ansızın yüzüm olursun yüzün yüzüme tanıdık gözün değdiği yere bakar yıkılmış boş ev duvarlarını örer tavanda zembiller yanar güldüğün zaman ömrümü verir kimsesizliğim tatlanır üzüm esriği asmalar… dilenirdik... kaç akrep yelkovana sarılır sımsıkı akılsız bir düş yuvalanır hücrelerine hangi bağda kalır ellerimin tadı dilime dokunmayan üzüm kokusu bırak sussun asmalarda morlar sarılar mahzenler şarap tortusu… Şiirin seslendirilmesi Değerli Dostum Öznur Karayumak Hanım Efendi tarafından yapılmıştır. Kendisine en içten sevgilerimle… |
Sanki okurken daha çok durdum.
Evimde turkuaza dair ne varsa yankısına sundum.
Belki bir yolculuktu ama kıyısından köşesinden tutundum
...
Sevgimle