Introsuz flamingonun uyuklamaları...
Introsuz flamingonun uyuklamaları lak lak sanatında yeniden,
Dönüş yollarında bir binek arabanın çift farları meydanda. Hatrına martılar dahi katlanabilir diyen soğuk bir camla, Ve -0’dan düşük bir sıcaklık yüreğinde iflasın meczupluğu. Deneme bilmem kaç ve torbası sızılar içinde... Elleri ile toprağı kazıp,ne aradığını bilmeyen çocuk öldü. Oysa daha çok yaşayacaktı o. Limon ağaçlarına aşık olacaktı daha, Küfür bile edecekti o çocuk hayata. Şiir yazacaktı üşümüş elleri ve Sağ tarafına inen soğuğun kuvveti ile. Hiçbir paradoksunu sevmeyen çocuğun,duvardaki vidası düştü. Oysa daha çok bakacakları ona. İmla kurallarına lanet edecekti. Virüslenmiş beyinleri deşecekti. Sedasını yeniden sunacaktı selamlarla, Ve kulağını kanatacaktı tamamen. Zaman sofrasında en büyük nimetin kendisi olan çocuk küstü. Rahatlara gül ile battı yeniden. Saçlarında cennet kışlarını gördü. Gamzelerine ab-ı hayat ararken yine, Yedisini döndü tüm zikirlerin şerefle, Tahtına düşürdü kalemi,erbabın nefesinde. Çocuğun iki tanığı kaldı onca yaşanandan sonra; Paradoksu sonsuz ve yüreği,işte bu: -’Aşk!’ |
Bu hesaplaşmayı açık yapmanızdan aldığım cesaretle açık yazdım.
Bilgi birikiminizin verdiği yüksek güvenle yazdığınız bu şiirden dolayı sizi kutluyor,sevgiler sunuyorum.