KIRMIZI BULUTLAR HÜZÜN TAŞIRKaranlık bir gecede söylenen türkülere inat Azat etmeli miydin nefesini nefesimden? Tüm acılar sararken her yanımı, apansız. Alıp gitmeli miydin nefesini nefesimden? Kırmızı bulutlar hüzün taşır bahçeme, Gövdesinde kan avlumdaki akasyanın. Kına taşları yalnızlığın adıdır derdi babam. Ve zakkumlar ateşin tek goncası. Ağlarken annemin koynunda kaldı sessizliğim. Vuslat demir parmaklıklar ardında. Oysa yalanmış sonsuzluğun bestesindeki her nota. Gelin siz; Bu gece en demli yanından bir çay demleyin, süreyyaya El sallayın kamere ve tek gözlü şahmerana, Bırakın rüzgarlar sancı çeksin bu gece, Bu gece yağmurlar ıslasın yalnız kaldırımları. Bozunca ayrılığa kıyılan bu nikahı, Sana yürek bahçemden güller vereceğim. Şimdi susuyorum. And olsun incire, zeytine,sana susuyorum. Bırakın; Patlasın ne kadar varsa yüreğimde yanardağ. Devrilsin asırlık çınarlarım. Ben baş koyup rahlemdeki bahara, Sana en güzel gülleri dereceğim. Ne olur söz söylemeyin bu fermanıma Ve Allah aşkına; Bu gece dokunmayın lalezarıma. Feryadın resmini çizen var mı yüreğin kanlı tuvaline, Ve giren var mı bir aşkın sonu olmayan tüneline. Bir ışık verin bana diyorum, bir ışık... Bir ışık ki gözlük camımla barışık. Bu gece en hüzünlü anlarımı kuşandım, Avuçlarımda ölüsü serçe kuşlarının. Bıraktım gökyüzünü kırmızı bulutlara, Berklerim yoldaşın olsun bu gece, radların yeter bana, Ansızın alıp gittiğin nefesin... Beter bana. Bu gece en sarhoş hallerimi kuşandım. Tırnağımda karası gecenin. Dilimde narası sessizliğin. Saçlarına bıraktım yıldızları, Doğmamış güneşler adadım yoluna. Şimdi haber salın her yere Yalnızlığa yalnız kalmış bir adam geliyor. Ceplerinde sûkûtû yokluğunun. Yenilmiş ekinleri andıran bir tenle, Kursağına acı değmiş bir adam geliyor. Şimdi bir ışık ver bana... Bir ışık diyorum, bir ışık, Karanlığın koynunda karma karışık. Şimdi bir buğu ver bana... Bir buğu diyorum bir buğu gözlük camımla barışık. Şimdi toprağa bıraktım, miadı dolmamış gülüşlerimi. Sevdamı bıraktım avuçlarına, Hırçın dağ çiçekleri senin olsun gülüm Ne olur Allah aşkına; Bu gece, kan kırmızı güllerime dokunma. Kısacık bir an olsa vuslatın diyorum,küsmelerden gayrı. Bir ıslık dolansa dilime sebepsiz, ölmelerden gayrı Bir yağmur düşse diyorum, ruhuma sahipsiz. Sahibim sen olsan benim, Kurtarsam sanrılardan cihanı. Yol bulsa saçlarımda rüzgar, haykırsam figanı. Fırtınalarım vardı benim, Gözlerinden gözlerine uzanan dalgalarım vardı biliyorsun. Şimdi varsın hazan düşsün saçlarıma. Yokuşlarıma kar. Söylesene; Kurtulur muyum korkularımın sesinden? Uyanır mı akşam sefaları bahçemde. Gözyaşımla yüzünü yıkar mı menekşeler. Nihavent bir yalnızlığın, girdabında, Düş sunar mı titreyen bakışların. Ne olur Allah aşkına, En sevdiğin yar aşkına, Bu gece dokunma ahuzarıma. Karanlık bir gecede söylenen türkülere inat Azat etmeli miydin nefesini nefesimden? Tüm acılar sararken her yanımı, apansız. Alıp gitmeli miydin nefesini nefesimden? Şimdi karanlık gecede inadına türkü söylemez dilim. İnadına ciğerimde tutsaklaşır nefesim. Sen bırak acılar sarsın her yanımı apansız. Kırmızı güller ver bana, kırmızı güller. Bırak da yüreğimde kanlı hançer olsun o güller Bırak da başıma taç olsun ölümler... |
Geç kalınmış bir yorum olacak kardeşim ama ne zaman şiirlerini okusam hep aynı oluyor.Cümleler kifayetsiz kalıyor.Daha baştan tetiği çekiyor şiir şakağın orta yerine.Bir cümlenin bıraktığı hasarı tamire çalışırken peşisıra diğerleri geliyor.Yürek kendi telaşını unutuyor da bir kına taşına kulağını dayıyor.
Velasıl bütün duyguları içinde barındıran bu güzel şiirlerini okuttuğun için teşekkür ediyorum.Yüreğin dertsiz olsun.