Kayıp Adanın KuşlarıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kayıp Adanın Kuşları şiirine ilham kaynağı olan öykü, Thomas Cook’un bulup ortaya çıkardığı bir gerçeklik… Thomas Cook, Atlas Okyanusu`nda inceleme yaparken göç mevsiminde milyonlarca kuşun aynı yerde toplanıp, okyanusun üzerinde kulakları sağır edercesine saatlerce öttüklerini ve ardından toplu halde derin Sulara gömülerek can verdiklerini görür.
Cook, bu manzara karşısında şok olur ve sebebini araştırmaya koyulur. Atlas okyanusunun, bu noktasında çok eskiden küçük bir Ada bulunduğunu, kuşların göç yolları üzerindeki bu adada dinlenip yollarına öyle devam ettiklerini, ancak adanın asırlar önce geçirdiği depremlerde kaybolduğunu, kuşların binlerce yıllık bir alışkanlıkla göç sırasında yine aynı yere gelip dinlenmek için adanın bulunduğu bölgede saatlerce döndüklerini, adayı yerinde bulamayınca yorgun düşüp öldüklerini tespit eder. Senede bir Gün filmini hatırlatırcasına her yıl tekrarlanan bu hazin öyküyü okuduğumda çok etkilendim ve kayıp adanın kuşları şiirini yazdım. Tabii yazarken, kuşlardan yola çıkarak insana ait, insana dair duygu ve düşüncelere de atıfta bulunmadan edemedim. Hangi insanın, hangi duygusuna? Orası size kalmış…
Kuşdiliyle yazılan kitapta okumuşlar,
Yuvada gördüğünü Havada öten kuşlar; Bir şarkıyı yâd eder gibi buluşmuş orda Sanki kanatlarıyla el ele tutuşmuşlar, Sönmüş bir ocak gibi burnumda tüten kuşlar. Bir şarkıyı yâd eder gibi buluşmuş orda, Öğüdü yuvasında unutup giden kuşlar, Kalplerinin halinden eser var yüzlerinde, Onlar ki aşk dersini hüthütten okumuşlar Yuvada gördüğünü havada öten kuşlar; Tohum Toprak altında baharı sayıklıyor, Ya ne zaman dönecek geçen güz giden kuşlar, Melül mahzun bir haber geldi uzak ellerden, Yağmurlardan kaçarken doluya tutulmuşlar, Gümüş gagalarıyla içimi diden kuşlar, Güzü darmadağınık bırakıp giden kuşlar, Bir hüznün gözyaşları kaç Günde kurutulur? Ya kaç günde alışır ayrılığa bu şehir? Taze gelinler gibi süzülüp giden kuşlar, Ayrılığın adını ne renge boyamışlar? Bulutların duruşu hayra alamet değil, Bizi böyle selamsız bırakıp giden kuşlar, Üç damla gözyaşı mı bir aşkın usaresi? O kaybolmuş adanın üstünde öten kuşlar Sönmüş bir ocak gibi burnumda tüten kuşlar. Mehmet Taştan |