DERDİNE YAN/hipnozlu bakışlarını dikmiş üzerime ısrarlı dâvetinde hâlâ dâvâsı bitmeyecek sanıyor benle/ gelmişken son fasıl yara tazelemeye vaktim yok benim yürek kıyımdan kopan parçaları yerine koymakla meşkulüm yazdım yazdım, yoruldum takmadı dünya yazdıklarımı çoğalan yırtığını görmüyor insanlar yolcu olduğunu unutanların zilliyeti hüküm sürmekte “ben mi kurtaracağım” zihniyetinle yıkanmış beyinler diğerinde boğulurken birçoğu görmeyen gözüyle kendi gemisini kurtarıyor her kaptan /boşuna uğraşma gösterdiklerini, es geçeceğim bundan sonra/ orman yangınını yağmur söndürebilir meselâ yeniden yeşertebilir taze fidanları eh onlar da büyür, herkesin büyüdüğü gibi yeşil de zenginleşebilir, insan gibi kendi kendine ceketi yokken sırtında cümle sülâlesiyle karun kadar zenginleşen yok mu? yağmurun bereketi var, b e r e k e t i… üç çocuk, beş çocuk, çoğalın çoğalın çoğalın... herkese yer var nasılsa verdikçe veriyor rızkı Yaradan! bilmiyorsun / dünya cennet aslında yalnız kalmasın diye sokak köpekleri dışardalar çocuklar e ş i t l i k istiyorlar ne akıllılar değil mi şimdiden öğrenmişler her şeyi iyi besleniyorlar bu yaşta tam tekmil, her şeyleri var doyumsuz televizyon çocukları varlıktan ne yapacağını bilmiyorlar işte! tiner ikram ediyorlar birbirlerine çöpteki ekmeğin tadına bakıyorlar koyun koyuna yatıyorlar, davaları uğruna bravo vallahi bravo kolay iş değil aslında ama b a ş a r ı y o r l a r! tebdil-i mekânda ferahlık var diye evlerini bırakıp çıkıyor kızlar iyi kalpli büyük ağbiler yol gösteriyorlar sevabına eh kendi istekleri olunca ne kötülük, ne s u ç var ki bunda? yalanım varsa, iki gözüm önüme aksın şeyhin cinleri çarpsın eli eteği öpülen büyük adamlara sor onlar öyle diyorlar ne de olsa okumuş adamlar! bir tek onlar biliyor kavgaları da hep bu yüzden ya zaten hep ben/ hep ben/ onların da "benim ben" davaları var yerini bırakmayıp, çocuklar gibi onlar da direniyorlar çalışıyorlar, boş durmuyorlar! geceleri rahat uyuyor/m u ş herkes neyi düşünsünler ki yarına zaman dingin, mekânları saraydan tek tasaları çokluktan sayılamayan paralarını nereye koyacakları! ama alışmışlar ya ağlamaya yok diye, durma ağlıyorlar... patlayan bomba değil kırmızı renkli havai f i ş e k aslında bir şey yapılamaz, madencilerin göçükte kalışına ne yaparsın k a d e r bilmez misin? önüne geçilmez ne yapsan yaz görülebilir kışlar, bakışa bağlıdır sen baktırmayı tersten öğrettin bana hep yanlışın/ durmadan ayak burkmalarıma sebep iki yanlış bir doğruyu götürdü üçtür ya hak elimde var iki doğru onlarla da, yüzümdeki geceyi sileceğim benden bu kadar sen kendi derdine yan hüzün Hâdiye Kaptan c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir |