GÖNÜL GÖZÜYLE
Gördüm gayr-ı kabil yanmadan yakmak
Her dem hanesini yakıyor gönül Göze eziyetti anlamsız bakmak İbret nazarıyla bakıyor gönül Körler çarşısında ayna satılmaz Ömür bir süreçtir elde tutulmaz Turna tutulsa da gönül tutulmaz Ondan bülbül gibi şakıyor gönül Akıl kırık-dökük kitli dümeni Öyle bir gemi ki kıl kadar eni Bundan o cepheden aldım ben beni An-be-an akıldan çıkıyor gönül Gönül kutlu yapı buna inandım Bir yalandan bir gerçeğe uyandım Kâfi gelmese de bir süre yandım Közde kebap gibi kokuyor gönül Çile yüklü yürür sevda kervanı Sayısız mecnunla dolu meydanı Kurban eylemezsem n’eyleyim canı Ecel her yapıyı yıkıyor gönül Mezar mesafesi atılan adım Yazılır dikilen bir taşa adım Dünyanın tadını ben alamadım Kainat kitabın okuyor gönül Sığmaz Elbistan’a bir kuru başım Gam kasavet yoldaş dert arkadaşım Gözükara gönül su ki gardaşım Aynı Ceyhan gibi akıyor gönül Çark-ı Devran (sy.53) |
Sayısız mecnunla dolu meydanı
Kurban eylemezsem neyleyim canı
Ecel her yapıyı yıkıyor gönül
KALEMİNİZE GÜÇ YOLUNUZ AÇIK OLSUN
SEVGİLİ KARDEŞİM.