ANA & OĞUL ATIŞMASı
MEHMET GÖZÜKARA
& GÜLLÜ GÖZÜKARA ATIŞMASI ● Ben Nüfusta 02–02–1962 doğumlu olmama rağmen, askerlik görevine bir takım ailevi nedenlerden dolayı 1968 doğumlularla beraber gitmek zorunda kaldım. Bu askere gitmediğim süre içerisinde, evlendim, barklandım, hatta büyüğü kız küçüğü oğlan iki de çocuğum oldu. ● Askere gittim gitmesine ama benim memlekette iki can parem kalmıştı. Gurbetin ağırlığı omuzlarımda bu yüzden büyük bir yük oluyordu. Bu yükün ağırlığı omuzlarımdan gönlüme vuruyorken gönlüm de soluğu dizelerde alıyordu. Dağlar Kar olur nice dağlar Yol vermez yüce dağlar Kavuşan bayram eder Ayrılan yürek dağlar ● Acemi birliğinden dağıtım olunca, on gün dağıtım iznine geldim. İzin dönüşü anamla beraber beni köyün çıkışına kadar uğurlayan 3,5 yaşındaki dünya tatlısı kızımı, 6 aylık oğlumu arkamda bırakıp usta birliğine gitmek gönlümü sancılandırıyordu. Ayaklarım adeta geri geri gidiyordu. Gel gör ki vatan borcuydu ve ödenmesi gerekiyordu elden bir şey gelmezdi. Yaz Dedim Bahar dedim Yaz dedim Dosta name yaz dedim Ömür dört mevsim gizler En iyisi yaz dedim ● Bu hassas ruh halim, askerde bir günü adeta bin gün edip karşıma dikiyordu. O bağlar Gülşen açar o bağlar Gurbet paslı kelepçe Âşıkları o bağlar ● Bense ancak gurbetten sılaya yazdığım satırlarla nefes alıyordum. Açmaz mı? Gül vaktinde açmaz mı? Satlık meta’sı olan Pazar kurup açmaz mı? ● Ben gurbetten sılaya yazdığım mektuplarda ki dizelerde ne sorarsam, cevap olarak anam da sıladan gurbete yazdığı mektuplarda ki dizelere bezediği ana yüreğinden dökülen zarif sözlerle cevap veriyordu. Böylece gurbetten sılaya, sıladan gurbete tüm duygusal yoğunluğumuzla anamla şiirleşiyorduk. ● Hasretle geçen günler uzadıkça uzuyor, yüreğimde yanan kor her geçen gün daha da harlanıyor, ruhumla beraber tüm vücudu mu kavuruyordu. Korsun sen Gurbet aciz korsun sen Küllenmeyen korsun sen Kerem’den Aslı yanar Dudaktaki korsun sen ● Hissiyatımıza tercüman olan bu dizeler karşılıklı yazılarak can buldu. Ördek uçar kaz uçar Çürük yapı tez uçar Çok ünlü darb-ı mesel “Yazı kalır söz uçar” ● 1988 yılında anamla dertleştiğimiz sözler uçtu, size kadar ulaştı. Gerisin geriye bu yazı kaldı… ● Şimdi bu ana oğul atışmasıyla sizleri baş başa bırakıyorum: ANA & OĞUL ATIŞMASI Oğul: Yolum düştü gurbet ele Ana seni çok özledim Haber saldım memlekete Ana seni çok özledim Ana: Yoluna kurban olurum Oğlum Vatan bekçisisin Mektubun gelir okurum Oğlum Vatan bekçisisin Oğul: Ana dersem içim burkar Ayrılıktan âlem korkar Hep bize değildir zahar Ana seni çok özledim Ana: Oğlum desem içim yanar İçerimde kalbim kanar Ben ağlasam eller kınar Oğlum Vatan bekçisisin Oğul: Kader talim eder sınar Kınayanlar boşa kınar Hasret kalan özlem sunar Ana seni çok özledim Ana: Kader sınav ede dursun Ana özledim diyorsun Vatan borcu ödüyorsun Oğlum Vatan bekçisisin Oğul: Rüya gördüm garman-çorman Elde olsa bir gün durmam Bu can sana olsun kurban Ana seni çok özledim Ana: Gördüğün düş hayır ola Mektupla selamın gele Sen dönesin güle güle Oğlum Vatan bekçisisin Oğul: Helal eyle hakkın fazla Gönül eğlenmiyor sazla Çok yaşamam bu marazla Ana seni çok özledim Ana: Helal olsun hakkım sana Süt emzirdim kana kana İyi hizmet et Vatana Oğlum Vatan bekçisisin Oğul: Gönül bağım harap oldu Güllerim zamansız soldu Seni andım gözüm doldu Ana seni çok özledim Ana: Gönül bağım hep karasız Güller açılmaz zamansız Hakan, Canan durmaz sensiz Oğlum Vatan bekçisisin Oğul: Gönül umman duygu nehir Başa gelen olmaz tehir Kam kasavet katar şehir Ana seni çok özledim Ana: Bir gün berat verilecek Vakti gelen derilecek Hizmet mecbur görülecek Oğlum Vatan bekçisisin Oğul: Gözükara’m eyler minnet Dua eyle bitsin hasret Bu ayrılık bize zahmet Ana seni çok özledim Ana: Anan Güllü bekler yolun Duaya alışık dilim Yanımızda nazlı gelin Oğlum Vatan bekçisisin Gözükaralı Atışmalar (Yayıma Hazır) |