Şiirlerde İstanbul (1)
Sen gittin ya, İstanbul bitti.
Sokağın boş, penceren kapalı Ne yana baksam? neyi görsem Aşina yüzlerde hep sen... Mümkün değil, unutabilsem Bir paslı bıçak yarası kaldı Kalbinin üzerinde İstanbul`un Beyoğlu suskun, Bebek puslu, Aksaray da salınmıyor yosmalar Ustura kesiğinde karardı geceler Martılar uçmuyor simit peşine, Gemilerde bir eda, bir naz Balıklar uğramaz oldu Boğaz’a Kızkulesi hep ağlamaklı Üsküdar da yağmıyor yağmur, Cumbalı evler de inlemiyor katibim. Eyüp`den duyulmuyor ezanlar, Altın boynuz’u Haliç`in... Sırlarını dökmüş denize Tophane den geçemez oldum Sulukule de taşlar, topraklar, Küfürler yağıyor üstüme Sanki ben yıktırmışım... Duvarlarını, temelini evlerinin Her gördüğüm kin kusuyor, Nefretleri, öfkeleri bana Göndermişim diye Seni. Bir akşamdı ayrılırken... Sıradan bir akşamdı işte, Yine dopdoluydu caddeler’in, Yine koşuşturuyor insanlar’ın Bir renk seliydi çırpınan, Avuçlarımda mavi deniz, Bir ben değilim Sana hasret, Bir ben değildim yapayalnız, Vurgun yemiş misâli Örselenmiş yüreğim... Farz et ki; ben bir gülüm Kırmızı, mavi, beyaz... Kokusunu unuttuğun, Sana muhtaç, sana suzuz Yorgun, aç ve uykusuz, Bıraktın ya, İstanbul gibi... O da şimdi duygusuz. Anlasana bizi, bilsene! Alsana yüreğine, sevsene! Gül’ün soluyor görsene! Ölmek üzere bu şehir... Gamzelerine gömsene! Ve... gittiğin gibi gelsene! Dön! artık dönsene! Ağlamasın İstanbul. . |