KÖR EBE
Bugün acıdan söz etmek istiyorum
Ansızın,davetsiz gelen Sağımızı solumuzu unutturan Yani ayrılıklardan söz etmek istiyorum Gidenlerin çaresizliğinden boğulan kalanlardan Öldüren hasretlikten,bitiren özlemden Gülerken ağlamalardan O bir damla inciye sığdırılan ömürden Verdiği öfkeylen katledilmek istenen zamandan… Ala şafakta aranılan yaldızlı ufukta kalır gözler Sanki kuraklaşmış yüreğe düştü düşecek Dilek yağmurundan bir damla Sarıp sarmalamak binlerce ak güvercini Gidenlerin yokluğuyla örtmek üşüyen yalnızlığı Çocuk diliylen anlatmak isterken Sıkışıp kalmış sözcükler Hiroşima düşmüş gibi toz duman hisler Anlatmalı ya nasıl Sular hiç tersine akmıyor ki Ölümü görmüşlüğünüz var mı ? Kaç donuk gözde Kaç yitik yüzde Kaç bülbülü öldürülmüş dudakta Mor masallar anlatsan da Ölü ruhlar teselli istemiyor ki Umutlar paramparça Kırık umutlar altın sarısı yoncayı istemiyor ki Mutluluk ip incecik bir ip Kuştüyü elinle değsen de koptu kopacak Tutunsan düğümlerden kanayan eller Tutunmasan dipsiz kör karanlık… Ablukaya alınmış hayaller Ak benek olmuş bakışlar Alaboraya dönmüş duygular Bir alaca şafaktır akşamlar Bilmem ki nasıl anlatmalı Taş devrinden geçip Antik çağları deviren Milenyumda şahlanıp Durdurak bilmeyen,yakıp yıkan Artezyen gibi yürekleri delen acıyı… Bilmem ki Kaç çocuk Kaç çınar Kaç yürek Hayatının tuvaline almıştır bu rengi Kaç kişi çizmiştir ömür kağıdına Bu ateş sarısı resmi Yoksa rengi zifiri siyah mı Sahi acının rengi nasıl yansır gözlere Gözler paramparça Gözler kızılca kıyamet…… Anladım,anlatılamıyor Ey acı ! git ! Saklan karanfil yaprağına Ben olayım seni bulamayan kör ebe…… |