Bir ihtimalin İzmir hikayesi...
Ceddimin bize bıraktığı son miraslardan birinin önünde ufacık ayaklarımla dururken,
Belki de sen arkamdaydın. Güvercinlere simidimden fırlatırken, Ya da hamburgerciden zevkle mideye yemeğimi indirirken, Sen arkamda da olabilirdin. Her şey olabilirdi. Ve ufak bir pencere, Benim penceremdi. Denize bakıyordum bir kaptan gururunda, Karşıdan,Karşıyaka gözüküyordu… O zamanlar kokardı körfez, Kordon boyunca yürüyenlerin burunlarını tıkadıkları da olurdu. Ama hayat yine de güzeldi. Kerpeten Mithat mafyacılık oynardı, Babam Cüneyt Arkın olurdu,onu yakalardı. Gözlerimi yumup o günleri hatırlamaya çalışırken, Alsancak’da bir çocuk çatılar üzerinde dolaşıyordu sokakları. Bir adam geliyordu, Elinde bir kuş ve çocuk soruyordu adama: ‘Ne yapacaksın onu dayı?’ Birkaç saniye sonrası kafası kopartılan, Öğle yemeği için bir kuş… Tadı da fena olmazdı hani, Nemli bir İzmir gününde. Belki de seninle, Ölen kardeşlerimi de görmüştük beraber. Aynı camekanlara bakmıştık, Belki de aynı Emlakbank ya da Sümerbank isimli bir bankta, Ufacık ayaklarımızla oturmuştuk. Yarında saklanmış, Kabusa dönmeyi bekleyen rüyalar da, Beyhude geçen zamanın ardı sıra, Biz yaşamış; Ancak evimizin bir parmak kadar yakın olduğunu bilememiştik! Biz aynı havayı soluyan ve aynı denize bakan çocuklardık, O zaman fuarda,fuardı. Ben saat kulesinin önünde, Kekeleyen sözcüklerimle, Güvercinlere simit atarken, Belki de sen arkamdaydın. Kim bilir canım? Biliyorum; O zamanlar düşünmeyi hak etmiyordum ama; Şimdi tahayyüllerindeyim, Kırılmış yarınların. Tüm ihtimalleri göze alarak imkansız değil demiştim; Ama ya aynı denize bakma ihtimalimiz! Karşıdan karşıya…! |
O zamanlar düşünmeyi hak etmiyordum ama;
Şimdi tahayyüllerindeyim,
Kırılmış yarınların.
Tüm ihtimalleri göze alarak imkansız değil demiştim;
Ama ya aynı denize bakma ihtimalimiz!
Karşıdan karşıya…!
evet yok artık eski kokan deniz
tümgüzelliği ile karşıyaka
ve güzel dizelerdi