LANET OLSUN SANA!!!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu bir insanlık hikayesi!
Bu bir insan aşkı,bu insan destanı,bu bir Hakkın yazgısı! Tüm dalaverelere rağmen ve de kuruntuların yanında, Elimde ve dilimde son gayret ki,şiir yazılacak. Ağlıyorum desem sokaklarda, Yalandır inanmayın! Başıma neler geldi,nelerin kavgasını verdim? Hangi cinayetin suçunu bana attılar biliyor musun? Hangi menfurluğu bir tükürük gibi suratıma fırlattılar? Hangi bağırışta yazabildim seni,Hangi parkadan soyunduruldum? Oysa ne kadar da güzeldi sevmek,ben seni gülmeden de sevmiştim! Yalandı değil mi hepsi? Gülmek,yani hani şu gamzeler ortaya çıkar ya, Çöplüklerde dahi insanın içini acıtan ve de sevindiren ardı sıra. Oysa ne fark ederdi,hangi kıstas bağışlatırdı beni bana? Sen gülmüyorken,sen hala yastayken, Ben şiirlerimle sana gelmişim ne ki! Ben eski sanayi’de de bekledim seni, Bir kalfanın aracına binme ihtimalinde, Yağmurda da ıslandım,yağmuru da ıslattım. Biliyorum ki,haberin yok olanlardan. Tüm gözyaşlarımı ardına dökmüştüm, Ondandır bu durmayan yağmurlar! Ve sen bilmezken yine, İhtimaller denizinde dolaştım gecenin soğuğunda. 70’likler çaldı insanlık destanlarına ve de Telefon direkleri gibi teneşire yatırdılar kalbimi. Sormaya gerek yoktu, Sonumdu belli olan! Oysa söz de vermiştin gitmeden, Gitmeden demiştin bana,aynen şöyle: ‘’Seni sonsuza dek seveceğim!’’ Demiştin değil mi? Oysa sen; Sensizliğimi kanatmak adına bir daha, En sevdiğim arkadaşımla çıkmıştın. Bizim oralar küçüktür hani bilirsin, Hani yayladan inerken sen, Ben seni görmüştüm. Kıyamayıp bakamadığım gözlerine Şimdi ne süsler ile değiştirip, En sevdiğim de olsa,kancık bir arkadaşa Kendini vermiştin. Duymuştum Maralım!. Duymuştum tüm ahır hikayelerini. Ancak elim kan içindeyken,sana da gelemezdim. Bilirsin,o son görüştüğümüz gün, Beni içeri aldılar. Tam 5 yıl,2 ay ve 23 gündür işkencedeyim. Geçen gün en son görmek istediğimizi de gördük, Gördüm de,senin hainliğin bu acıyı da hafifletti. Dostum,kardeşim Nurullah’ın tırnaklarını kestiler. Hem de bahçıvan makasıyla. Çocuk üç aydır yürüyemiyor. Ama hangi sevgi onu kutsamış ki; Hala şükür ediyor ve de yarini düşlüyor. Oysa sen,sen Maralım! Sen ihanetini ettikten sonra bana, Gözleri tansiyonlu annem de çok ağladı oğluna, Yani bana! Ama beyaz elbisende de kalsa aklım, Kıyamadığım,uğruna yaşlar bıraktığım gözlerini de sevsem hala, Sen artık bana ıraksın! Bakir toprağını kaybetmiş ve sürülmüş bir kavganın ortasında, Kimseden mendil beklememiştim oysa! Ama ben bu satırları yazarken,haberin geldi mahpushaneye. Haramlara bulanan elini,helal etsin diye Yaradan, Rençberin salo ile kıymışsın nikahı. Helal olsun sana kız,helal olsun! Biliyorum,bu Tevfik evinde çektiğimiz sıkıntılarda cabası. Nedeni de sevmekmiş,daha yeni anladık!: Hani severim ya işte, Öyle sevdiğim için tıktılar bizi buraya. Sırf susadı diye,su yerine üre içiren adamlarda çok gördük, Ama senin kadar koymadı hiçbiri. Ben memleketimi,ben devletimi sevdiğim için buraya tıkıldım. Tıktılar onlarcamı ve de gözyaşlarımı tükettiler… Bir mermi sahipsizliğinde nefesim tıkandı ilkin Ve de o günden beri nefes alamıyorum. Sırf sana son sözüm olsun diye bu kavgada, Sırf seviyorum diye memleketimi, Sırf simit satarken yakalanan Arif’in onuruna, Sır sahipsiz bir şeref daha kalmasın diye Maralım; Sana Lanet ediyorum…!!! |