Lâl Sağanağımda Dinmeyen AğıtŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bayramlar pusu kurmuşken duldasız yaşlarıma
Takvimler dönümünde yılının/bir gözü açık Ellerinin nasırından öpmek istiyorum İnancım bastırırken ağıtlarımı/dolukmuş suskuma umut Anladım ki, Hicranım baharını yaşıyor yeniden Hasret/liğ/im taş duvar ortasında… _Ölümün kirli sakalları ağarınca/ kuşluk vakti Gölgesiz kaldı Karadağ yamacında Bu ağıt xezal’ın babasına_ Öksüzlük hırkasını giyinmiş gökyüzüm Lâl sağanağında şimşekler âmâ Dört yanım yanık kahkahalarda Ah döşüyor üryan kalan yanıma… _Tüm mısralarda adının harfleri çoğalırken Yeni anlamlar kuruyorum yokluğunun koynuna_ Laedri öykünmelerinin gece vardiyalarına yetim bakışlarım Ölü masallar doğuruyor yüreğim Kuşandığım masumiyet zırhı eskiyorken dilimde Devrediyor vuslat yeminleri yarınlarıma… Siyah ayinler dönencesinde düşüyorum kederin zülüfüne İçimdeki çocuğa ihanet ediyor semazen hıçkırıklarım Ve k/ana k/ana içtiğim kılıç kesiği isyana muzdarip dudaklarım Sus düşüyor ellerim çığlığıma… //Yoksunluğa kıvrılınca elemli v/ay Gülümsemeler hasatsız topraklarda imece saatlerim Işıldayan özlemlere ruh ayazı bir türkü tünemiş derin bir ah’la Sen çalıyor o bildiğin yalnızlık yurdu// _Usul ve narin sunaklardan akıyor zaman Gün geceye ifrit bir zifri döküyor Fırat’ın asiliğini yalnızlığına katarak Gözyaşlarımı selamlıyor anılar_ Gece harami heybesinden dökerken dünlerimi Sepya fotoğrafların selamı kanatıyor kapanmayan sen’imi Sabrımı ırgaladıkça kangren ayrılıklar Arşı âlem tutuşuyor yüreğim Avuç içi kadar küllerim savruluyor kahrımın rüzgârıyla… Dün, Divane hasreti körükledikçe ölüm y/akıyor fikrim Yorgun takvim yapraklarında vaveyla suskum köz köz Ellerimden kaçan uçurtmanın terkisinde salınırken özlemim Hüznü ilikliyor gözlerime kimsesizliğim… Kin yükleniyor çığlığım Soluksuz çizdikçe yüzünü Kana boyanıyor yüreğimin her yeri Gece gündüz düşüne korsan uykusuzluğum Acz/yetim tenime gölgeli heyhat! Esridikçe yüreğim Sözcükler ketum serzenişle mıhlanıyor sen yerime… Tenime bir soluk izi rüzgâr boyun eğmiş Araf’ın eteğine tutunurken gözlerimin fizahı Geceye meze esrik bir zaafla Bir çırpıda boy verip sana dönüyor dilim Es’ine türküler büyütüyor özlemim yanık kavalla… Bir demet menekşeyle yasına düşecek adımlarım Yangın özlemlerimle Soğukluğundan öpeceğim adını Üşüme babacığım Çarşaf çarşaf örteceğim kabrini Dudağıma mimlenen dualarımla… Hazal karadağ |