Alemlere Rahmetsin Efendim
Risaletin özünü kavrayan,
Ey şuurlu insan! Sürdürdüğün bu kullukla, Peygamberin sevgisini Doldur kalbine. Yükseklerden inmiş, bu Kur’an-ı Allahın kelamı, bir mucizesi bil. İşte bu büyük sevgiyle kucaklaş. Rahmet ve hikmet yüklü melekler, Sana selam versin. Ey mamur güzel insan! Hakk olan bu dinle şeref duy. İyi sonuç sakınanların değil mi? Bu sevgi damarlarını açsın. Gaflette olan kalbinin kilidini kırsın. İslamın saf pınarlarından iç serinlen. Nübüvvetin altın asrına, Gül devrine selam olsun. İnfakta en önde,yarışan Sevdalı kutlu sahabelere, Selam olsun. Kainat çapında hepsi birer yıldız. Tamamlannlanmış vahiyle, Yönenmişlerdi Yüce Allaha. Onlar değilmiydi ki? Gönül olgunluğuna, Dolgunluğuna erişmiş, Cennetle müjdelenmiş, Rasûlün dava arkaşları. Onlar değilmiydi ki? İnsanlığın yüz akı, Rahmet müjdesi, Bereket müjdesi. Onlar değilmiydi ki? Seher yelleri gibi çoşan. Onlar değilmiydi ki? Kureyişin en sert başeğmeyen, Kızgınlıkta güçlü yapıları sarsılan. Resulün cesur pehlivanları. Allahın aslanları, Hz Hamza r.a. Hz Ali r.a. Onlar değilmiydi ki? Güzel Rabbimin inayetiyle, Bedirde, Uhudda, Hendekte, Küfrün sesini susturan. Allahın davasını yükselten. Onlar değilmiydi ki? Hayber kalerini sallayan. Onlar değilmiydi ki? Alınlarının akıyla, Zalimlerden, inatçılardan, Hesap sorabilecek kahramanlar. Ey güzel insan! Bu fetihler, bu zaferler, Görülmeğe değer. Hayatlarının baharlarında, Rablerine kavuşup, Şan şeref yüceliğine erdiler. Ey sorumlu insan! Sevdiğine, Senin naz yapman yok mu, Allahın en sağlam kulpu, O’nu sevmek, sana zor mu? Vicdanları uyarmış, Duygulara letafet katmış. Tatlı sözlü, Sultanım, Güzel yüzlü Rasülüm, Ey gül kokusu! Ey varlık nuru efendim, Bizlere bir selam eyle. Hakkın peygamberi sensin. Tevhid rehberi sensin. Bizlere veda ederek gittin. Senin mutluluk çağını, Büyüten güzelleştiren hikmet, Gönüllerimize sırrını açıyor. Yolun doğrudur senin, Sözün doğrudur senin. Sen parlayan güneşsin aysın, Sen alemlere rahmetsin, Seni tasdik eden felah bulsun. Selam sana Peygamberim, Sen varsın, Kutsal ışığın doğduğu indiği yerde. Sen varsın, Havzu kevserin başında, mizanda. Ahh! Ah! Dosta açılan kapıların gıcırtıları yok mu, Dayanılmaz kalbimizi tir tir titretir. Heyecanlar saçar yüreğimize parıltatır. Ey kalbi hürmetle taşan insan! Bu kutsal miras önünde, Saygıyla eğil dur. Dev ahlâk ufuklarına, Gönül gözünle bak. İlâhi rahmet seni çoştursun. Çaba göster, Ümidin hep o güne olsun. Bu Hakk nuru, Gerçek rehberimiz yapalım. Ey! Mamur insan. Başka kandilleri, Aramana ne hacet var, İncelt kendini, yücelt kendini. Özlem duymuyacak mısın? Gönlünde yaşatıp göremediğine. Yetimlik beşiğinde iken, Merhametle vurgundu, ümmetine. Şimdi söyle, Özlem duymuyacak mısın? Gönlünde yaşatıp göremediğine. Bu sevgiyi paylaşanların, Çoşkusu ne yaman olur. Ey dört başı mamur insan! Gel fikir pencereni, O asra doğru aç. Bu başsız yorgun nesiller, Hasretle gül devrine muhtaç. Medine-i Münevvere 1403 H. Ali Kılıç Kakiz |