Ay Tutulması
Hey Denizli,
Duydum ki meşhurmuş: Kızın, tozun bir de horozun. Dinledim dün sabah, Ötmüştü seninki uzuun uzun. Havamda mı değildim, Rüzgâr mı esmemişti, Yoksa gördüğüm kızlar, Beni mi kesmemişti! Suyu kurnadan içermiş keçinin uyuzu, Yutmamıştı keçiniz henüz o meşhur tozu... Ne oldu,nereden çıktı, bilmem, Bir aydı, Ve akıyordu, Basmıyordu dans ediyordu ayakları. Kamaşan gözlerim, Aval aval ay kıza bakıyordu. Gelincik tarlasına dönerek yanaklar, Yıkanarak kiraz gibi etli dudaklar, Yörüngesine davet etti. Boyu, boyumca, Uzun saçları savrulup tenimi yalayınca, Bir güzel koktu, bir güzel koktu... Sarhoştum artık ben, Güneş neyime, Gönlümde başka bir ışığa yer yoktu, Mühürleyerek gözlerimi, Yörüngemde dönmeye devam et, dedi. Avuçlarım, Tatlı bir tebessümü tuttu, Ve ufacık, pamuk pamuktu Sıcak eli...... Yoktu bu güzelliğin emsali, Her şey tastamam, Yemem için soyulmuş şeftali! Lakin put gibi dondum, Çünkü çook uzaktan bir göz bakıyordu, Söz yoktu aramızda, Yoktu ayıp, günah ya da yasak... Fakat hani güven vardı, Bizde karşılıklı kat kat... Hani vefa vardı, Hani bizde sadakat... Bağladı ki dilimi, Kül yutmuş Denizli horozu misali, Çıkmadı ay kıza bir daha gıkım. Senin istediğin oyunmuş, Asıl oyun bendeydi, Var yoluna devam et, dedi. Dolunay’ın yüreği gibi, Kaynıyordu Denizli deli deli. Çapkın kaynıyordu çevresi, Denizli’nin kaynadığı gibi... Alıp Dolunay gözlerini, Başı dönmüş şehvetten birinden , Koyuyordu sarhoş olmuş bu nefis etten birine. Battı gitti ben dokunmadan Dolunay, o gün. Ana duygu: Sadakat ve güven duyguları ne kolay oluşturulacak, ne de kolay yitirilecek duygulardandır. Bir anlık zevke kurban edilmemelidir. |