Anladım artık ölüsün sen…Açlığı kemiriyorum kaburga kemiğimden Etimin yapışan ruhumdaki parçalarını Bir bir tespihimin taneleri gibi Salâvatlara sayıyorum Avucumda ıslatıyorum terli Usumun kayıp bilincinde Yatan beni Uzanmış yıldızlara ruhumun karanlık Yollarından el uzatıyorum Peçesinden kanamış kanatlarından İçimde gezinen yılanların zehrine Haykırışları içimdedir tandırın aleviyle Yakılan ellerimin sana dokunuşları Nasırlarımdadır kokusu Saçlarının ruhumdaki isyanı Dudaklarındadır göğün maviliğinde Üstüme yağan yağmurların Beynimdeki eksik kokusu Nadaslı tarlamın kurak çiçeğinde Sineklenen öküzlerdedir Pisliğindeki kokuşmuşluk Sevdanın zincirli örslerindedir Uzanmış bakışlarımdaki Duman isi… Ovamım içinde yatan Yağmurlu bulutumun içindedir Kaybettiğim ruhumun ışığı Süzülendedir dudaklarımın kirli Pasındaki senler Düşürüp bastığım topraktadır Bedenin uzayan ruhu Çeksem de Fırat kollarından üstüne Sırtımdan sersem de okyanusu Açlığında ki kuraklığa Tanrının bakışlarında Çizilmiş yolunu ıslatamam güzel Beynime sıskamda geceyi Sana dokunuşlarım beynimin kirli Kafesinde tutsak kalacak biliyorum Cenneti koparsam da saçının tellerinden Düşen taşların göğüs kafesimdeki yeri Kadar yaşar mıydık ruhumuzda Ölümden kaçtığımız kadar ölür müydük içimizde? Biliyorum ki sonunda kapalı kapıların Yüzümüzün yüzünde kırık bir ayna İzinde kırılacağını İçimizde büyüttüğümüz Ölümün ağlayacağını biliyoruz artık |