gölgesiz kumlarsanki bir patikadan yürüdüm gittim ve birden büyüttü zaman adımlarımı aniden renkler de düştü rüzgâr esti ters köşelerden sonrası tüm dereler kurudu yıldızlar yansımadı seslerine ... gökyüzünün katilleriydi onlar üşüdüm mitralyöz sesleri arasında hava karardı ve koptuk birbirimize bağlanan ipliklerden esmer bir yağmur kümelendi kalbimde bendim / sendin ötekilerdi uzaklaşan gemilerdi bir de direklere sarılan çocuklar vardı ben gördüm onları kıyı kentlerini aydınlatan fenerdiler esti ikili bir rüzgâr ayrı patikalarda savurdu hayat asiydik belki belki kırıldık karmaşık bir döngü içinde bekledik belki dirilirdi sarı tepecikler tarla kuşlarının kanatlarında durdu ve yığıldı tüm nehir yatakları rüyamda sonra taştı kendine toprak çoktan çölleşmişti öldük evet, öyle oldu gökyüzünün altında çırpınan balıklardık tüm asansörler çakılırken boşluğa gün kapandı ağaçların altında ölü mevsimler soyut bir resim gibi güvercinlerin gagalarında battı sırlarıyla doğudaki güneş önce ben girdim avludaki mezara sonra sen sonra diğerleri kum saati patladı saçıldı kehribar sarısı yüzler gözleri ters dönmüş zeminde kalın duvarların yanında zaman kendini astı boşluğa ve o an ipek yollarının kesişimlerinde durdu ve dondu film kareleri ayak izlerinin kayıp öyküleriydiler bedesten sergisindeki gülüşler çekip gittiler renklerini alarak bilinmeyene ruhum ağrıdı evet onlar eşkiyaydı ovaların yemişlerine düşmandılar sallanan çayırlara da ve evleri söküyorlardı yerlerinden kırık aynaların tırnaklarıydılar aynı zamanda çimlerin melodisi açmaya korktu yeşil gözlerini dağların şarkısına yüreği takılı annem konuştu benimle her şey yerinde güzeldir dedi her şey yerinde değerlidir şayet söküyorsan çiçeği kökünden veriyorsan göç mevsimine küçük patikaları konuşmaz kuşlar da dünyanın kum saatleri patlarken Aysu |
-Doğudaki güneş sırlarıyla batmış!
Kumlar gölgesiz, zamanlar dar, çayırlar rutubetsiz
Kabullenmek, mavi siyah!
Değirmenler, değirmenler, değirmenler...
(Ağlama nana / benim hüzünlü bir yüzüm var!)
"Sanki bir patikadan yürüdün gittin" öyle mi?
-Dağılıyor Lac, toplayamıyorsun saçlarını...