GARİP BİR ŞEHİR HİKAYESİ
Işık yoktu
-Kent soyluların dirimi Sıcak,diken diken Bir hüzün biriktiren- Ve şehir salkımsaçak saçlarına doladı Huzursuz karanlığı Ve toprak İnsanların yüzlerindeki Engebelere öykünerek Eğildi büküldü Bir kadın Üzüm sepetleri kollarında Çiçekli pazen etekleri İç çekişleriyle doldurdu ufku. Aylardan dolunaydı Yıldızlar akıyordu şehre Ve güneş her gün biraz daha tembel Gecikiyordu doğmaya Doğu uzak kaldı kente… Batı soyutladı onu… Ortalıkta kalakaldı Bir başına şehir tenha… Efsaneler büyüdü şehrin yüreğine Yalancılar türemişti Mühürlü gerçeğin gözleri, Dudakları kanadı… Yıkıldı..Yandı sokakları Şehrin ..Adı kül oldu Elleri kalem tutan Anneler yetişti sonra Çocuklar titrek,sessiz Başkaldırdı babalar Perişan okumalara.. Yorgun işçi kafileleri Sıkılgan.. Devrim sofralarında Kanla karılı kelimeler yuttular Kalmayıncaya dek söyleyecekleri Solgun yüzlü kadınlar erkekler Ve bedenlerinden dökülen bebekler.. Kar beyazı bezlere yazılmış İsyankar kelimeler kuşandı Küllerin arkasından kaldırdı başını şehir Garip bir öğle üstü Olup biteni seyretti… |
kendim ettim kent'imi buldum
yalin ayak
anne kim
baba kim
ben neresiyim
burasi kim...
sevgiler