Kukla
belki bir-iki dize son anda
bir-iki zayıf çığlık dönüşmek üzereyken bedenin ipleri ellerinde bir kuklaya (ki oynatıp hareket ettirmelisin onu gidip gelmeli tahtadan eller ve ayaklar bir yapı-bozum amaçsızlığında hiç kesintisiz ve çok kesikli acayipçe-kaygılı-sanrılı sürüklenerek ve sürükleyerek tüm yabancı-kirli-utangaç sözcükleri peşi sıra tutkudan uzak bir şevk ve belki de vakar ya da -kim bilir aşkla) bir hiç uğruna harcamalısın tüm döküntüleri -ki kimseler bilmemeli son dizenin son olduğunu yok olurken bir-iki belirsiz sözcük uğruna (ipler kaymalı usulca ellerinden ve titrek-parıltılı-hüzünlü bir ateş çakmalı gözlerinde yoğurup tüm döküntüleri fırlatarak bir kenara ve acımalısın utanarak kendinden kusmalısın tüm süprüntü sözcükleri belki budayarak ya da en iyisi olduğu gibi öyle yekpare ve kaba ve belki de kendin olmayı denemelisin gocunmamaya çalışarak birkaç tahta kurusu ve bir-iki diş budak ve yalnızlığınla özdeş acından) soğukkanlı davranmalısın işlerken ilk cinayetini -ki kimseler kim olduğunu bilmemeli öyle ki özgürleşebilmelisin ölürken usulca kaymalı iplerin ellerinden gördüklerin bildiklerini yalanlamamalı takılıp kalırken bildiklerin hiçliğin inadına kaygan ağlarına (tüm tuhaf duyguları unutup yenilerini koymalısın yerine sadeleşerek ve kendinden öncekilerin kim olduklarını göz ardı etmeyerek ve tüm kırık-dökük-yalnız aşklarda arayarak yitip gidenlerden arta kalanları) unutulup hiçleşmelisin böylece salıvermelisin iplerini nasıl olsa bir hayaldi burnun çaresizce inatçılığını saymazsak -insan kalmak Ocak 2010 / Ankara |
okutuyor şiirleriniz kendini...