YalgıBuradayım. Ellerinin suyu okşamaktan döndüğü yerde. Yalnızların avutmaya çömeldiği taş sedirde. İncinen, incindikçe eğreti oluklardan sızan kendi demine. Oradayım. Yolun keskin ayrımında yalpalayan şu bulutun ağzında gem’im. Bildik manzaraları geçiyor kavmim şimdiki zamanın pusunda. Buradayız. Eskimeyen köprüde. Eşindiğimiz çöplüğün dağılan, dağıldıkça artan ötekiliğinde. Neredeyim? Bu yama tanıdık, bu peşgir, bu bazlama ütüldüğüm cevizler diplerinde duvarın. İçinden kandil küflemiş bu fitil zeytuni ağzından tuz basıyor yazgıya. Buradayım. olmakla olmamak arası bu çölün iz sürdüğü yarayım. Ağrıyan, ağrıdıkça güneşe ağan, bir divâne midribim |