RÜZGAR VE YAĞMURDA YAZILMIŞTIR
“Kapıların zillerini çalıp kaçan, komşu pencerelere taş atıp camlarını kıran biz değildik. Kedilerin kuyruğuna teneke bağlayıp, köpekleri taşlayanlar da biz değildik. Biz nedense, içimizde bilmediğimiz korkuları besleyen çocuklardık.
En masum oyunumuzun tam orta yerinde bir bomba patlarsa diye yüreğimizde. Parçalanır ve neye uğradığımızı anlayamadan geçiverirsek diye, çocukluğumuzdan öteye.” * * * * /biletleri karşılıklı gişelerden ve çok önceden kesilmiş, aynı yöne bir yolculuk/ bu şiiri sana, kompartımanının penceresinde yazıyorum, yolculuğumuz esnasında dışarıda ay ışığı, elimde kağıt-kalem, nasıl başlayacağımı bilemeden. bu şiiri sana, senin ismin ve söyleyemediğim sözcüklerle yazıyorum, aydınlığında ay ışığı rüya gibi dolarken gözlerinin içine, seninle aynı rüyanın içinde. bu şiiri sana, yaz yağmuru heyecanıyla yazıyorum, dalgalı bir yangının sıcağında saklayıp kafiyeleri saklayabildiğim ve izin verdiği kadar, cesaretimin. sana bu şiiri, sonu sonsuzluğa varacak bu yolculukta yazıyorum, bir başlangıç gibi oku beni ses gibi, es beni rüzgar gibi. . . * * /açık deniz öncesi son iskelenin birer ucunda, gelecek son gemiyi beklerken/ şimdi ikimiz, rüzgara karşı rüzgarla yol alan, bu son geminin üst güvertesindeyiz dalgasız ve bulutsuz bir dürbün elimizde, ne denizdeyiz ne gökyüzünde. şimdi ikimiz, uçsuz ve keşfedilmemiş kainatın, yağmur ıslağı açılmamış perdesiyiz sırılsıklam içgüdüyle içimizde, el değmeden sevişir gibiyiz yüreğimizde. şimdi ikimiz, kuşlar ve kelebeklerimiz sustu diye, tam çıkmaya başlamışken sesimiz hasreti vurmalı sazlar gibi içeriz de, ayılmaz sarhoş oluruz güvertemizde. şimdi canımın içi, sımsıkı saklandığımız bu kuytu şiiri, her cümlenin sonunda bir virgül gibi oku bana sen gibi, yağ bana yağmur gibi. . . * * * * “Korktuğumuz buydu bizim, hani bir bomba patlarsa diye yüreğimizde. O bomba patlıyor günün birinde. Ama değişen de pek bir şey olmuyor. Yani savrulmuyoruz çocukluğumuzdan ötelere. Sadece bakışlarımız biraz anarşist, ruhlarımız isyankar. Ve gerisi bizde saklı çok fazlası da var. İşte bu kadar. Ben bunun için haykırıyorum şimdi. . . , Bu ne güzel sonbahar” Cevat Çeştepe |
şimdi ikimiz,
rüzgara karşı rüzgarla yol alan, bu son geminin üst güvertesindeyiz
dalgasız ve bulutsuz bir dürbün elimizde, ne denizdeyiz ne gökyüzünde.
şimdi ikimiz,
uçsuz ve keşfedilmemiş kainatın, yağmur ıslağı açılmamış perdesiyiz
sırılsıklam içgüdüyle içimizde, el değmeden sevişir gibiyiz yüreğimizde.
şimdi ikimiz,
kuşlar ve kelebeklerimiz sustu diye, tam çıkmaya başlamışken sesimiz
hasreti vurmalı sazlar gibi içeriz de, ayılmaz sarhoş oluruz güvertemizde.
şimdi canımın içi,
sımsıkı saklandığımız bu kuytu şiiri, her cümlenin sonunda bir virgül gibi
oku bana sen gibi, yağ bana yağmur gibi. . .
tebrikler sayın cevat çeştepe..çok etkileyici, adeta sanat eseri şiiriniz için kutlarım..selam ve saygılar...