Medya
Sabahtan açardım sayfalarını;
Sıra sıra mankeni vardı medyanın. Dizerdi her yana tayfalarını “Reytingdi” yalnızca derdi medyanın. Basardı en başa kadın resmini, Anadan üryandı, görsen cismini. Yazardı altına bir de ismini Dört yanını gaflet sardı medyanın. Her satırı zehir zemberek idi, Sokuyordu, sanki engerek idi. “Ahlaka, ilkeye ne gerek?” idi Manşetler aynıydı, birdi medyanın. Gören de kendini bir devlet sanır, Kendi yalanına kendi inanır. Kalın duvarlarla çizilmiş sınır Etrafı muhkem bir surdu medyanın. Yanlışa “doğru” der, öyle okutur, Olmayan iplikle kilim dokutur. Yalancı Çoban’a rahmet okutur Saldırır dururdu kurdu medyanın. Başkası “haindi” kendisi “milli”, Amacı açıktı, gayesi belli. Cesaret nereden Bay Sivri Dilli? Yok idi yiğidi, merdi medyanın. Atardı mideye bal İle kaymak, Dans ederdi tuşta hem de on parmak. Davulu kendinde eldeydi tokmak Merakım; “nereydi yurdu medyanın?” Reklamda, ilanda öncüydü öncü, Bazen dinsiz idi bazen de “dinci…” Kafayı taktı mı, kinciydi kinci Kaynağı bilinmez, sırdı medyanın. Zaman olur algı haber yapardı, Karşılıklıydı hep parsa kapardı. Gün gelir yalvarır hatta tapardı Patronu kendine pirdi medyanın. Zaman mekân dündü, bugün nerdeyiz? Etik kurallarda aynı yerdeyiz. Gerçeğin önünde siyah perdeyiz Sefasını süren sürdü medyanın. Tiraj idi hesap, şimdi ne oldu? İnternet, milyonca yayıncı doldu. Kime sorarsanız "belayı buldu" Hiç sağlam değilmiş ardı medyanın. 06/2010/Konya |