İSTANBUL
29 Mayıs 1453
Şükranla anıyorum yirmidokuz Mayıs’ı Muştuyu müjdeledi bir dört beş üç sayısı Tekfur mağrurlanarak, bakarken kalesinden Fatih atın sırtında, tutunur yelesinden Mandanın gayretine kadırgalar muhtaçtı Ortaçağ utanınca yeniçağ kucak açtı Yetkiler paylaşıldı toplanılan şûrâda İstişare yapıldı, muhasara burada Yeryüzünden yükselip yıldızdan nur sağdılar Karanlığın kalbine ay misali doğdular Müjdelenmiş müjdesi çok önceden verilmiş Ebu Eyyub Ensarî at sürerken görülmüş Yüreklerin hasreti surda gedik açtıran Güle döndü gönüller eller açıldığı an Gönülden görenlerle, gönülden irtibatlı Her asker farklı yerden Hasan da Ulubatlı Her hücum oluşunda, göz kırptı surda taşlar Müjdeye mazhar oldu bahtiyar arkadaşlar Malı, canı kaygısı halkın kafatasında Bize emanet dedik o şehrin ortasında Tüllenen karanlıklar okşayınca ışığı Haneler aydınlandı nur kaplandı eşiği Sevgiliyi huzura kabul buyurduğu gün Yedi tepe yedi gök arasından göründün Şöyle el yordamıyla yokluyorum nerdesin Ne ben eski haldeyim ne sen eski haldesin Gerilmemiş yaydayım, yerlere düşüyorum Yürek ateşten beter, yandıkça üşüyorum Talih kuşu konacak, omuz arar süzülür Hançerlenen liyakat ihanete üzülür Lale bahçelerinde leyli leyli dolanır Laleye meyl indiren rengarenk ebrulanır Kıyıda kırık gemi heybetinden utanır Yelken açan yiğidi göz kırpmadan da tanır Duygular kıpırdaşır gönül evim tüllenir Ufukta bahar var ki bağ bahçeler güllenir Gözükara nefese mahkum olmuş bir ney’im Senin aşkına düştüm, sensiz de seninleyim. Çark-ı Devran (sy. 186) |