parmaklarımın parmaklığı
çık gel
arın günahlarından yak sevaplarını da bir kuru bakışa yalan nasılsa tümü dedikodu boşuna dönüyor dünya yoksun ya akşamları hüzün iner pencereme perde perde dikenli bulutlar geçer gözlerimden damarlarımda asit alev alev genzime kaçar çığlıklar kokunu düşürür duvarlara kurumuş bir söğüt yaprağı göğsümün kafesinde mahpusum ağırlaştırılmış müebbet örümceğe yüz tutar parmaklarım ümmiyim bundan gayrı kemirgen böcekler en yakın dostlarım vefalılar bırakmazlar kırılıp incinse de parmaklıklarım yalan demiştim ya boşuna dönüyor nasılsa dünya çık gel arın ben yokum yarın |