SÜVEYDAOlur olmaz bir kaldırımdır yalnız kalırsın gözlerin takılır kalır ardına seni hep ellerin anlatır. Yüzünün bana uyan bir suyu var tohumları uyanır ölümlü hüzünlerin kapanır dudakların yağmur yağmıştır fırının camlarında ekmek buğusu havada kömür kokusu duman kokusu ev kokusu; Havada gencecik bir kızın sabah kokusu o ilk aşka değer ya dudaklarında, Uyanır Süveyda’da.. Gece neyle örülür? bir ağrıyı utançla kıstırdığımda kasıklarıma, bir duvar sonrasıdır öyle yakın bir duvar sonrası davetsiz aklına akmaya yatkın ve çağrısızlığına kırgın, soluğunu duyarsın ve uzak , uzun bir ortaçağ gibi rahat, kalbinin surlarına çağıramazsın öpülmemiş utançlarını merak edersin uykularsın gözlerinde düşlerine beklersin. Zambakları utandırır yumuşaklığında, parmak uçları bir kadının, severek dokunursa. Bilirsin terlidir memeleri ve telaşlı gözlerinin buğusu yırtılmaya aynı ıslak akşamlara çağrılı, bıraktığın gibi duruyorsa bir aşk Ses verme, izle yalnızca Beklesin Süveyda’da.. Bir tek ölümle güzellenir bu kadar yaşamın, bu kapı çaldı çalacak tadı ve güzeldir evrenlere dokunuşum gözlerinden bakışım, olana ve olması umut edilene. Güzeldir, Bir yaranın gerisinden bakıp, dalışın bedenime kirpiklerinle batışın anlatır, anlatırsın aslı hep sende kalır ne kadar anlatsan o kadar uzaktır anlatmasan dargındır kaybolan sulara eskimiş surlara gösterir gözyaşlarını .. İndirir yapraklarını bütün ağaçlar, o günahlı kovulmanın utancında çıplak Ademler çıplak Havvalar ... küçük cehennemlerindir senin seçtiğin gidişinle üşür hepsi. kaçasın tutar. İlk sevdiğin kadınıyla kalır aklında Bütün şehirler Unutmaya zor Kaçmaya kolay. Bir tek şaraptır paklayan kalbini Eğer bilirsen Meriç boyunda Kıvrılır uyur sonra cenin gibi, ölüm gibi, senin gibi Susar Süveyda’da. |