ANKARALI
ANKARALI
Gece mesaj atmış Ankaralı kız, “Biraz muhabbete var mısın? ” diyor. Utandım, düşündüm, biraz da mahcup, “Korkak mı, cesur mu, er misin? ” diyor. Yelkenleri indirmedim hiç suya, Şeytanlarım yatmış gece uykuya, Ankaralı çeker, dipsiz kuyuya, “Niçin anlamazsın, tor musun? ” diyor. Gece ilerlemiş, köpürdüm, kızdım. Nağmeler dökülen tellerde sazdım, Zifiri gecede, büsbütün azdım. “Bu kadar naz etme, zor musun? ” diyor. Vakit ilerledi, bir hayli geçti, Ankara ağardı, tan, ayı seçti Ezanlar okundu, yıldızlar kaçtı. “Yarın buluşalım, var mısın? ” diyor. Sabah geleceğim, kahvaltın var mı? Odan, benim için geniş mi dar mı? Sofranda, bana da bir yerin var mı? “Bir bardak da bana, kor musun? ” diyor. Ankaralı coşkun seldi, inandım. Uykusuz gecede, susadım, yandım Kendimi Cennet’in koynunda sandım “Benimle bir ömre var mısın? ” diyor. Solmuş, hırpalanmış, koynuma aldım, Ellerim doladım, boynuna saldım Goncalar içinde kaç defa öldüm “Gül mü, gülistan mı, bağ mısın? ” diyor. Ankaralı kızda, dert çiçek açtı, Yıllardır sevgiye, aşka muhtaçtı. Uyudu, uyandı, gözlerin açtı. “Koynum Cehennem mi Cennet mi? ” diyor. Ankara, Çarşamba, 22 Şubat 2017 |