CANRÜBAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Amacım; Geçmişimizle köprü kurabilmek...
Canrüba: Gönül alan dilber Bevk : Düşmanlık Bigâne: İlgisiz Cebr-i mâfat: Kaybedilen bir şeyin yerine başka bir şey bularak, onunla avunma. Nisyan: Unutmak Derd-i dil: Gönül derdi Riyaz-i cinan: cennet gibi bir belde Şemşir-i zulm: Zulüm kılıcı. Dil- hun: Kalbi yaralı, yüreği kanlı Suziş-i nihan: İçin için yanma. Gizli yanma. Mahçehre- Mâhçihre: Ay yüzlü Nevcivan: Genç, delikanlı. Bâkî: Ağlayan. Taht-ı Şahan: Şahlar tahtı Bâki: Sonsuz Hakî: Anlatan. Hikâye eden. Abad: Mâmur, şen. ateş-i bahar: Lale, Kırmızı renkli gül. Ukba-i Ferda: Gelecek olan âhiret. Yarınki devir. Sinan: Mızrak, süngü. Hz. Hüseyin’i şehit eden katil Ey canrüba nedir derdin bevkinden midir isyanın? Bigâne kaldın gönlüme, candan âlâ can mı gördün? Cebr-i mâfatından mıdır, zevkinden midir nisyanın? Derd-i dili mahveyleyen riyaz-i cinan mı gördün? Şemşir-i zulmün kalbimi dil- hun etti öldürmedi, Cihan-ı harbe mi çıktın gürzün beni yıldırmadı? Ağır imiş yâre-i aşk hiçbir maşuk güldürmedi, Sevenlerine yar olmuş âlemde cihan mı gördün? Suziş-i nihan gönlümün derdini sevsen bilirdin, Can olsaydı derde canın, yollara düşer gelirdin, Beni düşürdüğün derde sen düştüğün gün ölürdün, Züleyhayı mesteyleyen Yusuf-u Kenan mı gördün? Ey mahçihrem soldu güller, bülbüller sustu, ötmüyor, Del eyledi sevdan beni bir türlü serden gitmiyor, Kaç gönülden derman geldi enkaz-ı derdim bitmiyor, Seni benden alıkoyan şan mı nevcivan mı gördün? Sanma böyle gider devran gün ola ki güler bâkî, Çöker sultanın üstüne taht-ı şahan kalmaz bâki, “Âşık cefayı çekermiş maşuk sefada” der hakî, Zulüm ile abad olan ehl-i dünya han mı gördün? Sen ateş-i baharımdın Ümit’e hicran mı seza? Aşk gülüyle kül eyledin, yetsin artık bunca eza, Hesap ukba-i ferdada veremeyen çeksin ceza, Kerbelada canlar yakan hain bir sinan mı gördün? Ankara - 20.03.2010 Ümit Zeki SOYUDURU Şiirime yorumuyla güç veren sevgili Sevinç İNAL hanımefendiye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. |