Müthiş ıssızlıkne müthiş kalabalık düşmek ıssızlığına yok, sade hiç bir dokunuş her eylem savaşa yol açacak duygu silsilesi öyle kapan ki girdabın zihnimin anaforlarında o kadar derin ki ruhun yokluğunda parçalara ayrılıyor bütünüm kokunu arıyor konacak teslimiyetim içimde yeşeren köklü bir şeysin aşk misali dökercesine kabuklarımızı duyumsamak güneşi tenimde güvenli limanın sakin`liğinde tutuşmak melteminle kıyılara köpüğünü bırakan hırçın dalgalar sevmenin doruğunda engince sıyrılsın aşk Ferhat’ın, Şirin çıkmazında teninde deniz yanığı yalnızları saran tuz ah yoklasan hala sıcakken sana örtündüğümü ensende soluk soluğa senle dolu evrenim sarınıp ebemkuşağına doku bizi ki umutların aleni cinayeti gitmeler silmesinler izlerimizi Sude Nur Haylazca |
Ferhat’ın, Şirin çıkmazında
teninde deniz yanığı yalnızları saran tuz
ah yoklasan
hala sıcakken sana örtündüğümü''
Güzeldi Şair ! Ellerin dert, gözlerin ihanet, görmesin !