Beklediğini Bulamamış Seyircinin Ringe Fırlattığı Çığlık
iki eski dost gibi
iki sokağın hiddetli, şiddetli ve ayarsız karşılaşmasıydı o günler. göz göze gelinmemek için verilmiş müthiş mücadeleler ülkesinden yola çıkmış yolculukların ayak ucunda pusulasız, sol üst köşesi hep yanık mektuplar. bir raunt daha bitti diyorsun, çekil köşene. dehliz tutkunu bir konçertodur zaman sevgilinin yatağında. beklediğini bulamamış seyircinin ringe fırlattığı çığlıktır. hep kaybetimiş bir anı. çıkar ağzından, şapkadan bir deniz çıkarır gibi şimdi hatırayı. cehennemime otur sonra, sana kızgınlığıma! biraz faydasız söz al! tükürük bezlerimle sil suratını! ruh, evet ruh. o iki sokağı kesen tek dik yokuşun orta yerinde hep kaybedilmiş şehirler olurdu. benim sana söylemediğim sözlerin altında buluşurdu insanlar. o yokuşun orta yerinde pamuk şekerini pamuk prenses sanan küçük kızın tek arkdaşıydım yani masal yani masallar. çılgın bir aşk tüm şehre anlatıp durdu; idam mahkumu genç bir kadının hayatla olan ileri geri konuşmalarından peydahladığı bilirkişi edalı iletken boşluğu. unuttun mu göğün yere yağdığı bir gece kestim ilk defa ben seni. aşk bu kavgada ne bir cevaptı geçmişe verilecek ne de gelecek için bir soru. -üşürsün oğlum. kapat pencereni. girmesin odana gerçek! diyen annem sanıp durdum bir cinayet sonrası üzerini örtmeyi unuttuğun, yastığımda ki o çukuru. al şarjörüne istanbulu koy. sık belli belirsiz ona hasret coğrafyalara. çünkü yastık altına gizlenmiyor artık çocukluğun sağanaklarından geçmiş ıpıslak cesetler. ansızın geceye damlıyor herbirinin elleri. yeniden düşüyor ceplerimden gözlerine ay, elbirliği kirletiyor ufukları. ben çoktan unuttum ölümün en ateşli yerinde koltuğundan kalkıp "ben bu sahneyi biliyorum" diyen seyirci kılıklı katili. sende unut. hatırlamamaya çalış üzerini kanlı kaldırımları. bitti işte bu raunt. şiirler, sözler, hevesler... kazanmaya alışmış bir aşığın şelalesinden, durgun sulara döküldü kaybetmiş cesetler... Necmettin Topçu |
o kadar keskin mi olur sözleri....
sanki...
tebrikler