Flues
kalbinde çıkmış bir et beniyse eğer aşk,
onu oradan ameliyatla alamazsın. diyordu. kapat gözlerini kürtçe mırıldan kuşlara biraz. a m a b i z i kendini boşluğa bırakan kadının bileklerinde kokmuş bir uçurum gülü gibi... ezerek geliyor başaklar sabah akşam demeyen insandan makineleri. kapat gözlerini istanbul’u dinle. aşk bize bu gece, bir garip orhan veli. v yakası gül işlemeli kadınların gittiği hamamlar... gözlerinin rengini çeviremiyor bu dilden, çok başka bir dile. a m a nasıl sabun kokuyorsa üzerimizde çok eski bir gelinin çeyizinden kalma yorganlar... adına dikkat et diyorum, acıma çarpıyor. küçük yaralar büyük kabukları seviyor bu şehirde. özlemek dediğin nedir ki sevgili. özlemek benimle beslenir, sana büyür. iyi bir iş tutar ileride. seni barındırır. seni ısıtır. hatta doyurur belki de. sevgilim beni yağlı urganlardan kurtaran iyi halim.... sahura kalkar gibi kaltım yanından. sana hep daha aç... a m a... a m a b i z i sünnetçinin elinde ilk defa bir parçasını, karşıdan gören çocuğun kanlar içinde kendi çocukluğundan koşarak uzaklaşması gibi genç kızların kendi aralarında belini kırdıkları bir ağda sohbeti gibi yüzük parmağına batmış çok eski bir diken gibi ölüm kuşlar uyuduğunda bize, gibi a y ı r ........ d ı l a r yenen tırnağın, yenecek bir yanı kalmadığında, diş etinden ayrılması gibi |
ama insan başka ıslanır
içindekiler dökülüyorsa
başka ağlar seninle
..