anımsa yaşamak kadar usul ve bir o kadar zordu yaşadığımız zaman
hangi çağın elinden tutmuştu zavallı ellerimiz dünya ulu orta yaşarken hükümdarlığını savaş sütleri emziriliyordu barışa aç bebeklere ot bitmiyordu silah ağzındaki gönüllerde
bilirsin ölüler söylemez neden öldüklerini bombalar kadar koca ağızlı değildir çünkü sonuçlar yaşarken bir mum gibi dik duran bedenlerde ateşin gizi kalır/ kül rengine uçuşurken ruhlar
kara bir gölge gibiydi sesimize ulaşan aşkın çağı bahar tanımaz, yaz tanımaz bir çığın çığlığıydı her şey posta güvercini ayaklı kadınlarımız vardı bizi bize yetiştiren ve sanırım belanın gece kondusunda oturduk yıllar yılı içimizde kır çiçeğinden saraylar taşıdığımızı sanarak
anımsa/ ikimizi birbirine bağlayan zincirler siyah atların yetişilemez hızıyla gelen ayrılığın ateşinde yanmadı mı demir erimesi gümüş renkli zamanlara dokunan o usta ellerimizin mahareti içinde
şimdi kendimize biçtiğimiz bütün pişmanlıklar küf kokulu bütün haklılık sebepleri dönüyor göğsümüzdeki duvardan anlıyoruz bazı şeylerde haklı olmanın o girift sevdası getiriyor ceviz kaplı tabutlar içindeki ayrılığın haksızlığını anlıyoruz içimizdeki savaşlar son bulup tüm çocuklarımız öldükten sonra bugün yıkıyoruz aramızdaki en onanmaz duvarları bir ölü gibi her şeyimizi bir yerlerde bırakıp büyüyoruz/ inadına daralırken zaman
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GÜMÜŞ RENKLİ ZAMANLAR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GÜMÜŞ RENKLİ ZAMANLAR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
anımsa/ ikimizi birbirine bağlayan zincirler siyah atların yetişilemez hızıyla gelen ayrılığın ateşinde yanmadı mı demir erimesi gümüş renkli zamanlara dokunan .... Ki o zincirleri hep taşırdık yüreklerimizde. Ve daha ağırdı bileklerimizdekinden. Silah uçlarında yeşermeyen çiçekleri yeşertmeye çalıştıkça yüreklerimizde, boğuldu zincirlerimizde. Tebrikler.
güzel imgeler ve iyi bir şiir... evet, meselesi olan bir şairdi okuduğum. yazıya dökülen her şiir bir yeni şair doğuruyor, geriye selamlamak kalıyor bu şairi
hangi çağın elinden tutmuştu zavallı ellerimiz dünya ulu orta yaşarken hükümdarlığını savaş sütleri emziriliyordu barışa aç bebeklere ot bitmiyordu silah ağzındaki gönüllerde
yaşanıyordu bir zamanın en yaşlanmış hali bile
derinliği olan, okundukça daha çok anlaşılan şiirdi okuduğum. saygılar anlamlı dizelerin şairine. selamlar.
şimdi kendimize biçtiğimiz bütün pişmanlıklar küf kokulu bütün haklılık sebepleri dönüyor göğsümüzdeki duvardan anlıyoruz bazı şeylerde haklı olmanın o girift sevdası getiriyor ceviz kaplı tabutlar içindeki ayrılığın haksızlığını anlıyoruz içimizdeki savaşlar son bulup tüm çocuklarımız öldükten sonra bugün yıkıyoruz aramızdaki en onanmaz duvarları bir ölü gibi her şeyimizi bir yerlerde bırakıp büyüyoruz/ inadına daralırken zaman
Zamana yenik düşüyoruz ama inadına inadına yaşama sarılıyoruz,hiç ölmeyecek gibi.Güzel dizelerdi arkadaşım kutlarım selamlar.
hiç görmediklerime
ya o eskiler
s u s ' um onlara yine
çağır beni en gerçeklerim
birazdan yanınıza geleceğim...
hep ve daima şiirle... :)