Müşkülpesent ayaklanma.
Okumadan önce okuyucuya işkil niyetine not;
Bu yazı ancak düş dokusu sıkı bir yenilgiyle tavlanmış okuyucular içindir.Çünkü yazı; Gece göğü turuncuya çalınca deprem sızdıran bir endişe kadar diridir. Delidir derinliğini bilmediği bu göğe basmaktan korkmayacak kadar. Birlikte boğulabiliriz, ya da nefes nefese son anda gökyüzüne çıkabiliriz. Göze alanlar; sudan sebeblerini katlayıp sessizce uzatsın ellerini. Uzatın ellerinizi. – Sırsız bir aynaya dokunurca uzatın- Vakti ben seçiyorum.Pelin bir gerçeklikten; Eşik taşında telaşla titreyen hevese uzanmış, başka bir yaşamaklığa aşk diye de yakışan, bir sarılmalık, ve gitmesine daha var bir zaman olsun. Sahaf ve tüccar sırları yarımay şeklnde birleştirin Pruvaya albeniler Bayraklara birden bire çekip gitmeler çekin Çekinin ama çekinceniz ortada kalsın Dalıyoruz. Şık bir delirmede denilebilir buna. Sormalı; Denizi anımsatan eskimiş bir parça ateşe, aşk yüzünden anlamlar çizilse, anlamsız ama bu, gürleyen kanatlı kelimelere yol açmaz mı ? Yollar yaza yaslanır Butları tuzla ovulan orospular güneşte sertleşen yerlerinden mutludur. Cehenneme kendini daha bir akraba hisseder, hafızasının sırtından alınan az bir yumuşak dokuyla ezberi bozulanlar. Kimse, kimsesizliği üstlenmeksizin, lağım larvalarını altın suyunda bir doğum sancısı olarak, kimlik bilgilerine eklemeyi ihmal etmez. Kahinler bu durumda dünyadan intikamlarını susarak alır Ve sanki ben de etmiyor gibiyim. Bu yüzden; Gençliğimin gönlü dolanıyor kırk yaşımda. Bir arzu kendini gerçekleştiremedikçe, hangi kine bürünüyor bunu bilmiyorum. Soldan sağa da bilmiyorum ve yüzüm yukarıdan aşağı eriyor, bu yüzden dediğim bu yüzdü işte. Bilmeye vardığım tek şey; şeyleşen kadınların kınsız gölgeleri. Domuz yağından boyalarla odalarımda tetikte yürür gibiler. Ben ne yapsam; durur gibiler. Sakıncası yok sanırım. Ve zaten bu kadar çoğul konuşulan bir çağda, benim dna sarmalıma olan ihtiyaç niyedir sorusu, küçük bir kurtçuk olarak alır yerini tarihte. Sonra sıra, sırası gelene gelir. Kendimi bitmiş sayarak biten yerlerime usturalar çekerim. Sırası gelmişken Sormalı; Tekinsiz yerleri dijital kaldırımlarda piyasa alan ergen kızların Dokunduğu öteki terden sütü kıvam bulan oğlanların Sokak araları sıradan infazlar içeren müşkülpesent ayaklanmaların Devrimden sonra devrim için mutluca asılmaların Ruhunda şehvetten bayındır başkentler kurulur mu ? Kabuğu çatlar ar yollarının ve ten karşısında rahatsızdır ebevynler. Sonrasında gölgesi kurşun kalemle mecburen belirlenmiş, erkek düşlerin nedenleri için ne denilse kafi gelmez. Siktiret ve seviş benimle sanırım en uygun cümledir. Lacivert olabilmeye cesaretli ışıklı yeşil sularda, yosunların mercanlardan daha yavaş büyüdüğü, deniz atlarına yılkı yakıştırılan reformu bitmiş bir toprakta yani, bir çift çarpıyor gözlerime. Acil durumlar dışında imdat iplerini germeyin. Abzorbanlar delinince bu düşten bir süreliğine ben; diyelim ki geceye zeytin yağında yanan yıldızda saklı incinin ışığına sığınmakla hazırlanıyor olayım, gündüzkene daha. Buna sana, durduk yere aşık olmamın etkisi olmasın ama. Ve sen; Kal-u Bela da ayağını kaldırmayı akıl ettikten sonra , ruhu olduğunu leğen kemiğinden hatırlayan beden ol. Nefesini tut ve belin baldırına değmesin. Sonra sevin cin fikirli kadın ve bekle. Bu beni dinle demek birazda. Aklında ki afyon lekesinden utanıp herşeyi yeniden, yorgun bir ayda çalılıkların arasına gizle. Ve bir sevişme mesafesinde düşünmeye başla. Sana vitrin camları losyonsuz parlak durmayan bir de zaman bulalım. Zaman; kalçasında güneş çürüğü ile uslu bir akşam üstü olsun. Frapan elyaflar yetiştirildi ve gerçek sızması için yasal gereğiyle düşler çevrili verdi. Zakkum ağaçları memba sularından serinledi Durum kontrol altında Aşk için belki biziz denilemez ama Çift bizmişiz bu kesin. Herşey kontrol altında Sormalı; Kaç türlü komiklik bilmek insanı filozof yapar Ve apsesi yüzüne yakışan bir ağrıdan Orgazm taklidi ile kurtulabilir mi insan, Yukarı çıkarken son nefesimizle Bir camgözün retinasında bir yüzyıl daha, bir yüzyıllık tüm cinayetleri gördük ve nihayet sıkıldık diyelim. Buna aşklar dahil, aşktan sonra sevgiye devrilmeler hariç olsun. Son basamağa da basıp küle varınca kulesinde Saçlarını akşamüstüne uzatan kesik bir ben gibi Kanamakta ısrar edelim, kirli kanlarımızdan. Tan alacasında fesleğenler rüzgarla kapışıyor gitmeliyim Siz kuruyana kadar dönerim efendim. 140808İst. |
İlk şiirden başladım- 2009- sizi okumaya az önce...
hatırlayamadım rumuzu da...daha önce hiç okumadım demek ki...
Şair olmak benim işim değil zaten...
Siz metin demişsiniz bir iki yerde rastladım
Karalama der kimisi de
Neyse işte harflerin dizisi
Tebrik ediyorum her dizdiğinizi...selamlar