Okuduğunuz şiir 15.2.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
DEKOLTESİ HAYAT
dekolte anıları gögüs çeperinde mühür vurulan dudakları susa mahkum eteklerinde düşük yapan anaç duygular, anca Kadın,
iki köprü arasında denge adımlanır mı, yakar mı soluğunun dokunduğu ten… uğursuz fallara mı yüklersin kör talihinin topal yalnızlığını darmadağınık bıraktiğin sevdana mi bedduan. dil kesen cümlelerdir ayrılığın doğurduğu, bir garip susarsın…
kerpiç duvarlar nefes alır,nefes verir gece uyur ay düser yoksulluğuna, sen üşürken…
mermer saraylar düşlersin içi bedenin kadar….
haddini bilmeyen bir yolcu zaman, hep uğrağında aşk… meydan okuyan gelincik tarlaları yangınlarında unutulmuş ömrün baharı ki bu kaçıncı isyan…
melekler ve şeytanların maskeleri gizlenmiş aynaların arka yüzüne, sembolik bir tebessüm... ucuz hayatların kolları acıtırken nöbetçi sancılar vurur en derinden mor bir kağıt hükmederken savrulmak kolay tatminsiz ihtirasların yağmalamasında….
yanıbaşında hep hasatı nefret zalim bir gölge sırrına eren yok, bilen çok...
ön yargıların birikirsin müebbetinde seni kucaklar koca bir hiçlik, okyanusuna dökülürken usul usul hayat…
"Masamda Anılardan sarhoş aşkın halleri Selam söyler sana Eriyen mum, Alevinde mühür vurduğun Gözlerimin hasreti"…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
DEKOLTESİ HAYAT şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DEKOLTESİ HAYAT şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şiirde güzel buluşlar/imgeler olmakla birlikte, yer yer düzyazıya yaslandığı için; okurken aksamalar oluyor. Akıcılık, ahenk, lirizm.. açısından. Çok uzun dizeler, dizelerin kırılışı vs.. Yeniden gözden geçirilmeli. Şiir, biraz daha yoğunlaştırılmalı, eksiltilmeli. Örneğin "beddua" gibi alaturka sözcük ve çağrışımlardan kaçınmalı. Modern şiir, arabeski çağrıştıran şeylere uzak durmalı ve olabildiğince az sözcükle kurulmalı. Az sözcükle, çok ve yeni, yepyeni şeyler söyleyebilmeli. * 5.Bölüm için öneri: zaman haddini bilmeyen yolcu uğrağında hep aşk...
(Süreğindeki iki dize, bence olmasa da olur. ( Bahar /İsyan... O kadar çok söylendi ki, şiire katkısı yok)
Şiiri kurarken, her dizeyi sözcüklerin yerini sürekli değiştirerek, yeniden yeniden oluşturmalıyız. Tâ ki o dize, içimize iyice sinene kadar. Akıcılık, ahenk, ritim, ses.. gibi özelliklere dikkat ederek. Fazlalıklardan, eskitilmiş söylemlerden hep kaçınarak. Yazdığımız ya da yazılmış her şiiri, eleştirel bir gözle okumalıyız. Ne demişti 80'li yıllarda Veysel Öngören: " Her şair, şiiri eleştirerek şair olur..."
Ne kadar önemli bir saptama.
* "eteklerinde düşük yapan anaç duygular" gibi "yeni" şeyler söyleyebilen şairden, bütünüyle eksiksiz şiirler bekleyebiliriz. Biraz daha işçilik, özen..
Melekler ve şeytanların maskeleri gizlenmiş aynaların arka yüzüne Sancılar nöbet nöbet vurmakta, asi ve yalnızdır zaman
Masal bu ya..
İçimdeki sabahlara gölgesi düşermiş akşamlarin Seni düşünürmüşüm yirmi dört saat Mor bir kağıt hükmederken savrulmak kolay Duymasaydım seni Okyanusuna dökülürdü usul usul hayat
Canım Yıldız'ım senin bu güzel şiirinden önce Yılmaz Odabaşı'ın kısa bir yazısını okumuştum ve ben yorumuma sadec bu yazının son kısmını eklemek istiyorum;
''Hayat ve ilişkiler, kimsesizliğinizi kavramanız için çok fırsat sunar size; gerisi size kalmıştır…Ya inanır ya da avunmayı sürdürürsünüz.Bu konuda gerçekten özgürsünüzdür. Hayatı yaşamayı -veya hem anlamayı hem de yaşamayı- birlikte yeğleyen biri için, kimsesizliğin ıssızlığına yer açabilmek, buna inanmak, bunu kabullenmek doğrusu katlanılır gibi değildir. Bu yüzdendir ki, bütün gelenlere, gidenlere rağmen “herkesin bir kimsesi” kalır; kalmalıdır ki herkesin yaşamı hem yaşanabilir, hem anlaşılabilir, hem de katlanılabilir bir şey olsun…
Herkesin bir “kimsesi” vardır; tabii bir de genellikle yok sayılan kimsesizliği… Çünkü insan, hep kimsesine bakan, kimsesizliğini ise inadına yadsıyandır… Bu yüzden “derdini söylemekle ona çare bulmanın aynı şey olmadığını” anlayıncaya dek, hep ağlaya sızlaya koşar dururlar kimselerine; çünkü insan, sürekli avunması ve avutulması gereken bir varlıktır. Evet, herkesin bir kimsesi bir de kimsesizliği vardır; hangisini seçmek, hangisini görmek ve hangisine inanmak isterseniz orada kalırsınız…''
..........................
kimbilir belki de o ''kimselerdir'' bizleri kimsesiz de bıraksa yaşama tutunmamızı sağlayan...
sevgilerim çokça canım benim bu güzel şiir için...
yanıbaşında hep hasatı nefret zalim bir gölge sırrına eren yok, bilen çok... ****** Bilginin yetmediği aşikar, sırlara yürümeli. Derin bir şiirdi, çok güzeldi. Tebriklerimle....
kendi içinde bir başkaldırı... yalancı bir gerçek. ya da gerçeğin kalıbına sokulan bir yalan. hayat hep şerbet suyu içirimiş gibi oysa ölüm orucu gibi bir hal. dekolte... yani ayan beyan. gizlenemez.
"yanıbaşında hep hasatı nefret zalim bir gölge sırrına eren yok, bilen çok..."
gözlerin içine sokar gibi. bu son perde değil daha sürecek görünen o. bilen çok...
şiir bildik değil, kanayan bir gerçeğin yüzeye çıkarılma kuvveti gibi. alkışlanırmı bilmem. ama okunur ve içinde uyunur anlamak için.