Afyonda beklemiş sözlerin kanlı gözü.
Şimdi afyonda bekletilmiş sözlerin kanlı gözünü
Tütün kolonyaları sürüp silme vaktidir… Yüzüm yüklü kalbimde göbeği göt kokan bir yosmanın memesinden morluklar Aybaşı bezleri gibi tedirgin ve gergin Kirli ve kızıl bir gök vardı ben ayrılırken Ben ayrılırken sabahleyin kalçalarını Gitmeye niyetli gemilere usulca sürten uslu sular vardı. Tarlabaşında anasının rahmini tanıksız yırtan bebekler Asmalara sülfat serpilen mevsimin herhangi bir günüydü işte Benimki de herhangi bir ayrılık Dilini öptüğüm kadını saymazsak eğer Ve eğer sanki dün yarım bırakılmış gibi ortada Tastamam duran ömrümü Ölü başlarını bir seferde yutan kabir yılanlarını Otobanda; saçılmış bağırsaklarıyla bir hiç gibi yatan köpek yavrularını Gençliği yeni geçmiş paspal perilerle düzüşmemi ve Kalafat yerlerinin ağır metalden ayak kokusunu saymazsak Eşikte işlikli elbisesiyle bekleyen sarışın hüzne Sıkılınca geçen iltihap sanılmış aşkı da ekleyince Herhangi bir ayrılmadan ayrılan yanı yoktu Tamam. Ama Ya yanak yağından kararmış yastıklara sarhoş kapanmalarım Hiç bilmediğim odalarda üstelik Hiç bilmediğim tenlerde aşk diye Erişkin yaşlara yaslanmadan birdenbire anlamalarım Ya yalnız tanrılara kul olmaya varan yalnızlıklarım ne olacak Damarlar arası dokularım azaldıkça Polis kaydına geçmekten başka Neyse … Yolluk niyetine Benim gibi yola düşenlere son bir söz Genede Ayrılırken kabaralı ayakkabılar giymeli insan Sevgilisine ağız dolusu küfür Ve bir tatlı kaşığı mercanköşk bırakmalı Bıraktıklarını söktürsün için… 111108İst. |
başıboş bir serserinin iç çekişi
en çok yüreği kan tutarmış
giderken sürgün misali yollara
yüzünde bombalı pankart hüznü
dilinde en okkalı küfür...
kaleminize sağlık...