YUH ÇEKİN BANA
Hangi mukaddesi kirlettim ki ben?
Zincirle bağlanmış köpekliyorum. Ne yaşlı bedenim, nede ruhum şen, Kendimi kendimle Kötekliyorum. Dertlerim içimde, vuramam dışa, Hazırlıksız girdim şu soğuk kışa, Bütün emeklerim gitse de boşa, Arı kovanında petekliyorum. Hazan sarıları düştü rengime, Kimse alçaklıkta uymaz dengime, Kârımız sel sebil, zarar kendime, Dünyanın kahrını etekliyorum. Henüz bulamadan kendimde rüştü, Aç kurtlar saldırdı, kuzgun üşüştü, Âlemin kaygısı bana mı düştü, Gereksizi bile gerekliyorum. Bu gün kimliğimi ben bana sordum, Vicdan hesabına çekildi ordum, Yıllarca savaşıp çok kafa yordum, Şimdide kendim fişekliyorum. Sadakat kuşağı sarmam belime, Temelimden yıkar birkaç kelime, Ne zaman fırsatlar geçse elime, İsteyene doğru itekliyorum. İsterdim sözlerim özüme uya, Hakkın kelamını kulağım duya, Tırtıla özendik, imrenti bu ya, Benlik kozasını ipekliyorum. Bela deyip düştük belalı yola, Durup dinlenmedik, vermedik mola, Dik durmak, yürümek, koşmak ne ola? Yerlerde sürünüp emekliyorum. Dertlerim doğurgan, devalar hadım, Acılarla doldum, kalmadı tadım, Çukura düşüyor attığım adım, Kırılan yanımı şelekliyorum. Diyor; tut elimden, diyor ki; elçek, Benimki yalandır, onunki gerçek, Kulağım müjdede, gözümde mercek, Ne yapacak diye tünekliyorum. Yırtık bedenime yırtık giyerek, Urgana dolanıp kırbaç yiyerek, Kırıldığı yerden kopsun diyerek, Kopuncaya kadar sünekliyorum. Savrulup saçıldım düştüm her yana, Toprakta çürüyüp geldim dermana, Ekile biçile döndüm harmana, Sap ile samanı elekliyorum. Beynimde özür var, bakışım sakat, Gücümü bitirdi, kalmadı takat, Gerçekler gün gibi aşikâr fakat Boşuna süsleyip benekliyorum. Zalim nefsim nedir? Ağamı, bey mi? Davul mu, zurna mı, tambur mu ney mi? Benim şu yaptığım olacak şey mi? Şeytanımı bile melekliyorum. İhtiras, kıskançlık, kin ile nefret! En kötüden beter kötü bir dehşet! Hislerimde cinlik, yüzümde vahşet, İnsanlık yanımı şebekliyorum, İyilerin atı dörtnala koşar, Kalpleri kükremiş deryaya coşar, Adam gibi adam insanca yaşar, Ben kendi nefsimi eşekliyorum. Her benlik; bir başka benliğe yaslı, Hepsi cilalanmış, bir benim paslı, Çektiğim çilenin esası, aslı, Bağlandığım yerde inekliyorum. Yayılıp gezdiğim bostanda bağda, Yazıda yabanda, yaylada dağda, Hayat girdabında, düştüğüm ağda, Yediğim otları börekliyorum. Allahlık kavramı, kulluk tanımı, Perişan eyledi, yaktı canımı, Bu yüzden tavlayıp eğri yanımı, Mihnet balyozuyla dölekliyorum. Ne zaman suçluluk duygusu sarsa, Suçsuzluk bulamaz kalbimi yarsa, Ne kadar günahım, kusurum varsa, Toplayıp önümde öbekliyorum. Madde manalaştı, aklım taş oldu, Başım ayaklarda, ayak baş oldu, Can özümden akan kanlı yaş oldu, Çukurlara dolup gölekliyorum. Vermezse Mabut, verir mi abit, Bu hüküm Kur-an da ayetle sabit, Her yanımı sarmış melekût zabit, Gönül hücresinde pinekliyorum. Akıl işlek değil divanelerde, Fikir dikiş tutmaz biganelerde, Bize mesken olan viranelerde, Uyuz yaralıyı sinekliyorum…! 13.02.2010....MUSTAFA YARALI Can dostlarım Vaktinizi aldım, sizleri yordum. En kalbi saygı ve selamlarımı kabulünüzü, beni bağışlamanızı canı gönülden diliyor ve umuyorum. Hepinizi çok seviyorum, iyi ki varsınız. |