Bir Kadın!
Bir kadın!
Çıplak ayakları Ditiyor yara bere elleri, yün yumakları Arpalar, dikenler eşlik ediyor, Yarımağız, dişleri dökük… damağını sıkıyor Sıkacak dişi kalmamış ki Buruşturuyor yüzünü, çatıyor kaşlarını Dalıyor işine var gücüyle Bir kadın! Belki nefes nefese lâkin Hoyratça, miskinliği defedercesine çabalıyor Yansa da temmuz sıcağında, sırtında bir kazak Sarkmış vücudunu saklayacak Bir yanda hasta yavruları Çektiği onca yuları Çilesi, derbeder zamana yayılan Şuradan yaklaşan koca bir yılan Zehirli sarmaşıklar gibi dizili, koyun başları Ocakta pişirecek pek yok aşları Sinmiş zehri yılanın, dikenler arasına Merhem yok ki sürecek yarasına Habersiz ditiyor, yün yumaklarını Eşarbı kayıp da dışa vuruyor, saçının aklarını Dalıyor işinin seyrine Gün geçiyor böyle yine Bir derin nefesle kulak kesiyor ezan’a O iç huzurun yankılandığı ana Bir kadın! Bir ana! Acıtsa da zehri yılanın; farekuyruğu boyunca uzatıp, asıyor çamaşırlarını Herkes unutsa da kümesteki tavukların, horozların susuzluğunu Elinde bir kapla çekiyor, günün tüm huysuzluğunu… |
yoksa ben bu şiiri bu kadar anlayamam
saygılar