Güneşin o pek alışılmadık mat yüzüyle tanışıp
Rüzgarın ıslığın demini geceden tellendirip
Sırt sıvazlamaktan öte hırpaniliği celbettiği
Caddelerin solgun bir yığın yaprakla bezendiği
Hani şu bilindik hazan mevsimi..
Nihayetinde eylüldendir arşa varan şöhreti
Ve eylüledir mevsimsiz döl yatağı kesilişi


Ketum ve bir o kadar asudedir eylül
Yalın ve bir o kadar kıvrak
Ve bir o kadar ıslak..
Ki sıvanmadan yağmur suyuna
Sırlanmaz aşk denen illetin sadakat nuruyla
Eylül hüzne meftundur aslında
İliklerinde daimidir sirkülasyonu hüznün
Ve balık istifi misali aşktan yana


Zamana yenik düşmeyen istisna bir melodramdır eylül
Ne öykünmeler ekildi tarhına
Ne aşklar aştı bendini
Eylül elinden terkip edilme namına
Aşktı eylül başlı başına
Maviydi umudun koynuna vardığı zamanlarda
Kordu alevle raksedişi manşetleri bulduğunda
Rotasından şaşmış illegal bir oluştu eylül
Ve kozasından her sıyrılışında
Bir devrimdi büründüğü siluetlerin ardında
Devrim ki güneşin zaptı el altında
kimi zaman yokuştu tamahkâr ömür patikasında
Korunaktı özünde bir düşün azmanlığında
Bir çiy tanesine özüttü kimyevisiyle
Aykırılıktı eylül başlı başına
Yaması hüzünle daima sırt sırta..


Hüviyeti eylüle bakan bir başkadır hayat nazarında
Bir başkadır hisler yumağını avuçta tutma hususunda
Ki envai çeşit duygu filiz verir koynunda
Daimi tazedir aşk eylül makamında
Daimi ön saflardadır eylülle anılışta
Vekaleti yoktur eylülün bir başka mevsim efradına
Ki dokunduğu her tenden bekaretiyle sıyrılır
Ve donandığı her aşktan bir katre hüzünle..

Bir lahza doğaçtır eylül
Ve kimi zaman anaç..
Ne zaman ki görür bir kıyı şeridi
Kurulmuşsa köşelerine olmazsa olmazı martılar
Ve eğer ki mutedilse çığlıklar
Martıdan esinli bir griliktir çöreklenir şehrin üstüne
Mevsim eylülü çalmıştır mavi derya üstüne
Eylülse doğurganlığının fevkinde
Bir başka galebenin seyrinde...