BOŞLUK TURLARI
durgun ve fırtınaya hazırlıksız bir göl olsun bu sabah, sazlıksız ve kayıksız
hani, mavi-mavi kağıtları buruşturup, gökyüzü ve deniz yapmıştık ya bize işte öyle, alabildiğine yorgun ama sancısız… . takvimin yaprağını koparmadan, geceden kokun sinmiştir diye üstüne hatta seni uyandırmadan, önce ben kalkayım yataktan, ikimizin yerine sonra çayı demlerim, perdeleri açarım, güneş bir müjde gibi girer içeri çay da demini almış olur iki yudumluk, biri senin içinse banadır diğeri kahvaltı biter, sabah keyfine son atım, sererim günlük gazeteyi önüne okumak istediklerini okur, görmezden geleceklerinin bakmam yüzüne /yüzümü de yıkamadım hala farkında mısın, göz izlerin silinmesin diye/ * * denizler ortasında çölden bir vaha olsun bugün, sudan soğuk-ateşten sıcak hani bir yangın yerinin ortasında sevişir gibi, ayrı kıvılcımlar her hücremizde işte öyle, arada yağmuru yudumlayarak… . bir koca ağaçta gölge bulayım, en sağlam dalına bir salıncak kurayım kendimi senin yerine sallarken, uçuşan eteğinden bakışımı kaçırayım sonra istersen koşarız kırlara, kucağımıza alırız gündöndü tarlalarını ve ıslatmayacaksa eğer saçlarını, duasına çıkar, yağdırırız yağmurları sen gülümseyeceksen, içine çektiğin o toprak kokusunu bile anlatırım gün böyle geçsin yeter ki, ben sırılsıklam akşam olmaya, inan razıyım /nedir bu iki damla yaş alnımın ortasında, dur gözlerinin içine bakayım/ * * siyaha inat sevdiğin renklere düğün olsun bu gece, bir damla göl mavisi gibi hani her buharlaştığında sarhoş olduğumuz birden bire, o saklı fanus içinde işte öyle, hasretin adı bile anılmadan sanki… . sen mi kapattın radyoyu canımın içi, dans müziği başlayacaktı birazdan en zarif reveransla yaklaşıp yanına, incitmeden tutacaktım iki kolundan rüzgardan kaçan kanatları gibi kelebeğin, sarılıp bedenimin yalnızlığına bir günlük ömrün ışığında, başlayacaktım seninle, sonsuzluğun dansına sarhoş değilim ama başım dönüyor, biliyorum ki yatağın soğukluğundan güneş doğdu doğacak, daha balyozumu tanımamış dağların arkasından. /hadi gel artık, bak şiir bitti sabah olacak, şimdi çıkacağım bu sayfadan/ Cevat Çeştepe |
Şiirin tam orta yerinde hafif sol yanında yaşayan şair, sayfadan gitmeyi düşünse de şiirin kalbi onla atmaz mı?
sen gülümseyeceksen, içine çektiğin o toprak kokusunu bile anlatırım
gün böyle geçsin yeter ki, ben sırılsıklam akşam olmaya, inan razıyım demiş ya hani, ya glirse.... Gitme şair acele etme :) Ne büyüksünüz siz... Ne çok şiirsiniz, ne çok sevdasınız. Keşke her sayfanıza gelişimde ellerime bulayabilsem sizden dökülen şiirlerin kelimelerini. keşke azıcık sizin kadar "yürek" olsam. Sevgimle