öteden dünyaya suskun mektuplardaha güneş tırmanmadan ufku aykırı bir zamanda yani çocukluğumu torbalara doldurup mevzilendiğim anda vurdun beni sefer tasımda yırtık yalanlar / boyalı pabuçlar / kan çürüğü saplanan bıçaklarda ölü saplanmayan bıçaklarda ben sen nasıl yakışıklı buluyorsan öyle gör beni ki saatim ağırdan satıyor kendini bugün sen seversin diye sakallarım kına çiçeği vur çürütmeden vur öldürmeden damarlarımın aksak ritminden anla gittiğimi... ışık ver biraz biraz ışık... yüzüme yıldız sürmeden şeytansız ateşlerden aldığın kini giydir cesedime anla gittiğimi... anla gittiğimi çatlamış kafatasımın sızdırdığı hüzünden... yırtılan ağzımın tesliminden anla yutkunamadığım tüm heveslerim senin adem elmam senin sakalımdan şiir kırıntıları topla şehrin en ıssız / en unutkan köşesinde serpiştir kuşlara... söyleyemediğin her sözü sana emanet ettim dilsiz çocuklarımızı öpmeden uyutma bir ana gibi okşa saçlarını arkadan....alna şiiri yasak kıl / gerekirse öldür ölümü kıskandıracak kadar suskun büyüsünler gittiğimi anla Cemil KURT |
tebriklerimle
selamlar saygılar