Biz Aşkı Uğurladık
İkiz bir yalnızlıktı, sevdanın doğurduğu,
Şimdi gözlerimizde, ısıtılmış bir buğu. Soysuz bir sancı gelip, tuz bastı yaramıza, Bir ayrılık türküsü, serildi aramıza. Yaralı düşlerimiz, kanamadan ölüyor, Serseri bir heyelan, bizi bizden bölüyor. Mülteci oldu sevinç, yer arıyor kaçacak, Bir hüzün eşkıyası, şakağından vuracak. Her gün bir yaprak daha, takvimden düşüyoruz, Bir küçücük yel esse, mum gibi üşüyoruz. Gökyüzünden fişekler, yağıyor üstümüze, Yıldız yüzlü çocuklar, ağlıyor büstümüze. Bizden geriye kalan, yıkık, harap bir şehir, Eksi kırk derecede, buz kesmiş iki nehir. Sevda yüklü trenler, uğramaz garımıza, Hangi çılgın kelebek, konar rüzgârımıza, Hangi yağmur yıkayıp, silecek ahımızı, Ve hangi sabi sabah, çeker günahımızı. Kendi ellerimizle, biz aşkı uğurladık, Gitmek istemedikçe, inat ettik, zorladık. Aşk, artık bir şarkının içli nakaratında, Bir gecenin en hain, en insafsız katında. Ne yapsak çok geç artık, dualar da zamansız, Keder bir kurt misali, içimizde amansız. Şimdi bir karanlıktan ölmeyi umuyoruz, Ve sefil bir uykuya, son kez göz yumuyoruz. İkiz bir yalnızlıktı ,sevdanın doğurduğu, Bu kaçıncı mavidir, kör kurşunun vurduğu. S.U. 11.01.2010 |