Yalnızlık Seremonisi
Göğsüne apansız bir ağrı sızar
Sorarsın kendine; bu neyin nesi? Ayrılık sinsice yüzünü süzer Ve başlar yalnızlık seremonisi Sıkışır kalırsın, aklın karışır Cevapsız sorular anla yarışır Gönül hicranla yeniden barışır Ve başlar yalnızlık seremonisi Dökülür alnından buz gibi terler Yürüdükçe kayar bastığın yerler (Kimi kitaplarda ölüm de derler) Ve başlar yalnızlık seremonisi Sakatlanır ruhunda kısrak atlar Körpe umudun susuzluktan çatlar İçinde küllenmiş yanardağ patlar Ve başlar yalnızlık seremonisi Serçe kafese gönüllü kapanır Balık akvaryumu yuvası sanır Gökyüzü usanır, deniz usanır Ve başlar yalnızlık seremonisi Bir kasırga gelir ve seni bulur Yaprakların dallarından savrulur Gövden ateşler içinde kavrulur Ve başlar yalnızlık seremonisi Günler kısa olur, geceler uzun Ağlamaktan sesi kısılır güzün Eylül’ün de evini yıkar hüzün Ve başlar yalnızlık seremonisi 04.09.2024 S.U. Serkan Uçar |