7
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
390
Okunma

I.
Senin o her sabah
uyanışın yok ya artık
Naif ve doygun
Dili tutulmuyor artık
gün doğumunun
II.
Domatesleri doğradım
Zeytin reçel bal
İki çeşit peynir
ve açık çay
ve çıkardım iki yumurtanın sarısını
Görüyorsun ya
her sabah yeniden unutuyorum
yüzünü başka bir kentte yıkadığını
III.
Gitmesen olmaz mıydı?
Turgut Uyar uzun zaman önce vefat etti
Bir kadın en iyi nasıl unutulur
anlatacak kimse kalmadı ki
IV.
O şehrin bileklerine
gücün yetmez senin
V.
Nereye gidiyorsun?
Seni öpmediğim
üç park var daha
VI.
Senden sonra
tetiği bozulmuş silah gibiyim
Kimse almıyor beni eline
Yüz kere bin kere söylememe rağmen
ben ölümcül değilim diye
VII.
Hani o çocuğun
beş liraya çalışan
kekeme tartısı vardı ya
Sen on lira verirdin de
garibim sevinirdi
-merak etmişsindir diye söylüyorum-
Çalmışlar
geçen hafta pazartesi
Ben yeni bir tartı aldım onun yerine
Kekeme de değil kendisi
VIII.
Şu sarılmadan gittiğin şeftali ağacı
Hani şu sohbetlerimize
sokup duran burnunu
Hiç susmuyor
Kafasına sıksam olur mu?
IX.
Bir bebeğin iki eliyle
biberonu tutmaya çalışması kadar zormuş
kalabalık yerlerde
ağlamamaya çalışmak
X.
Sen biliyorsun
selam vermemişken
hatta gülümsememişken
bu ağrılar niçin
durup durup
alnımdan öpüyor benim
XI.
Bir arkadaşım Eyfel’in balkonunda
fransızcaya çevirip
şiirlerimi okuyordu Monica’ya
Sen bana elveda derken
o dedikoducu köşe başında
XII.
Laf aramızda
Daha çok acıtsın diye mi
çapraz asıyordun omzuna
bazı cümlelerini?
XIII.
Ya alınacak çiçekler?
-seninle kucaklaşacak hani
koklaşacak-
Hiç düşündün mü
her birini
istemediği biriyle
yaşamaya ittiğini?
Ya atlıkarınca
kapı önü
piknik sepeti
şubat
balkondaki kuş yuvası
sabahın yedisi?
XIV.
Rüyalarıma giriyor her gece kadınım
Elveda derken
“yanlış mevsimde ekilmiş tohum”
gibi bakışın
Hadi gel Melih Kibar’ın
piyanosunu görmeye gidelim
Tuşlar rüyalarımı aklayıp paklasın
Özgür SARAÇ / Râzı