BEYAZ HIRKA
Uyandığında bir sabah,
rüzgârdan perdelerin dört bir yana dağılmış Yorgun argın ve tükenmiş ve kaybetmiş Korkma yüzüne çarpacak soğuk havadan Çekinmeden itekle ve aç, sürgülü tahta kapını Hazana inat, zamansız açmış bir gül göreceksin Çoktandır elini bile sürmediğin artık umudunu yitirip, kendi haline terk ettiğin, çorak bahçende Belki şaşıracaksın, gözbebeklerin büyüyerek, aman Allahım! Bu verimsiz toprakta, bu vakit bu iş, nasıl olur diyerek, hızla yanına koşacaksın Beklide en kötü olanı; Hiç farkına bile varmayıp, anlamsız gözlerle, duvara bakar gibi boş boş bakacaksın… Yolda yürürken, sebepsiz yere, çok uzun zamandır görmediğin, eski bir dostun, özlemle düşer ya aklına Kısa bir süre sonra, bir bakarsın çıkar gelir ya karşıdan, işte böyle bir şey, sana bahsettiğim Afallarsın, dudaklarını büküp, bu ne tuhaf ve olasılığı düşük bir tesadüftü dersin Yediğin düşünsel tokadın şaşkınlığıyla, kafanı bir sağa bir sola sallayıp, yoluna devam edersin Oysa olanları en basite indirgeyerek, her seferinde tesadüf kelimesinin ince gölgesine sığınmamalıydın Bir anlam, bir vesile arayarak yormalıydın, karşılaştığında sıradışı durumları Beklediğin bir trenin tehirli kalkışını, yâda çok sevdiğin bir insanın, vaktinden önce uykuya dalışını Sorgular gibi sorgulamalıydın, bahçende mevsimsiz bir çiçeğin, inatçı açışını… Bak kadın, yürüdüğün yolun sonunu seçemediğinde gözlerin Çabucak pes edip, kaybetme sakın umudunu Hatırla, daha dün minik bir çocuktun ve üzerine giyince ne çok sevinmiştin Annenin doğum gününde sana ördüğü, mavi kare desenli beyaz hırkayı Şimdi git ve bul, çıkar onu tekrar, sakladığın yerden Artık bu bana olmaz deme giy, üzerinde yavaş yavaş büyüdüğünü göreceksin Ve o günden bu yana, gerçekleşmemiş her düş için, bir düğme geçir iliğinden Yetmezse, her şeyi sığdırabileceğin kadar, iki minik cebin daha var beyaz hırkanda unutma Bir cebine arta kalan kırık düşlerini doldursun Diğerine ellerini koy, avuçlarında ise mutluluk olsun Yani ne kadar harcarsan harca, bir türlü bitiremediğin kadar çok, Bayramda topladığın bozuk paraların vardı ya; işte onlardan olsun… |
Sorgular gibi sorgulamalıydın, bahçende mevsimsiz bir çiçeğin, inatçı açışını…
---ya da ayrı yazılsa daha bir vurguluı olur...
Bak kadın, yürüdüğün yolun sonunu seçemediğinde gözlerin
Çabucak pes edip, kaybetme sakın umudunu
Hatırla, daha dün minik bir çocuktun ve üzerine giyince ne çok sevinmiştin
Annenin doğum gününde sana ördüğü, mavi kare desenli beyaz hırkayı
Şimdi git ve bul, çıkar onu tekrar, sakladığın yerden
Artık bu bana olmaz deme giy, üzerinde yavaş yavaş büyüdüğünü göreceksin
Ve o günden bu yana, gerçekleşmemiş her düş için, bir düğme geçir iliğinden
Yetmezse, her şeyi sığdırabileceğin kadar, iki minik cebin daha var beyaz hırkanda unutma
Bir cebine arta kalan kırık düşlerini doldursun
Diğerine ellerini koy, avuçlarında ise mutluluk olsun
Yani ne kadar harcarsan harca, bir türlü bitiremediğin kadar çok,
Bayramda topladığın bozuk paraların vardı ya;
işte onlardan olsun…
İnanılmaz saf ve temiz yürekten dökülmüş duygusal ve çok gerilere götüren yani çocuklupumuzu tekrardan yaşattı dersem yalan olmaz üsatdım...
teşekkürler ve kalemin daim olsun...
yeni yılın kutlu ve mutlu olsun...+5
Sevgi ve saygılarımla...+5
NOT:Seslendirme yapsan cuk diye oturur yani çok ama çok güzel olur bu şiir tam seslendirlecek bir şiir...
Selim Temiz tarafından 12/29/2009 3:39:26 PM zamanında düzenlenmiştir.