uyuOkyanuslara sığmayacak kadar yağmur var bu gece göğün gözlerinde Aldatmasın seni bu şehrin göz kamaştıran yalancı ışıkları Mavi bir rengin hükmettiği gökyüzüne daha çok var çocuk uyu İki ağaç arasında bir ipe, kurumaya astım ıslak umutları Gözün arkada kalmasın; kupkuru bir dal gibi sahipsiz bırakmadım onları Nöbet tutar başlarında vardiyalı iki kör bekçi karışmadan sıraları Şimdi sen kuşların git gide küçülen uzak kanat seslerine kulak ver Ve bir ninni dinler gibi rahatça sal kendini beşiğinde huzur içinde uyu… Sıkı sıkı kapadım bu gece pencereleri ve ani çektim üzerlerine perdeleri Aysız bir gece kadar nursuz, ıssız bir kabir kadar sessiz Her gece yırtarcasına karanlığın örtüsünü sert çığlıklar atan kuralsız Bıçak gibi kesildi bu gece tutmuş bir bedduanın etkisinde acizce dilsiz Bilirimi acaba, soğuk kelepçeler geçerken bileklere Hangisi suçlu hangisi suçsuz Acze alıp hor görme bir damla suyu bile İnada bindirip boğar seni etkisi olur dipsiz bir denizden farksız… Kaybettiğinde yolunu aldanıp rengine sakın sövüp sayma karanlığa Hatırla… daha önce izini bile bulamadığın ne çok kaybın oldu Cevher gibi parıldayan gün ışığının tam ortasında… |