Ağlasam beni affeder miydin?
Ya birde yağmur yağarsa üzerine ben ağlarken, felaket
Bilmem, hangi şehrin mazgallarına akarken bulurdum gözyaşlarımı Düşünseydim seni hiçbir geçerli sebep aramadan, kızarmıydın? Yazdığım bir şiirin üzerine, bitmiş bir kalemin damarlarını zorlayarak, izinsiz çizseydim gözlerini Düşleseydim ya da ellerini saçlarımla dost olurken… Konuşsam, soru sorsam bilirim Yüzüme yansır, yine o her zamanki, cevapsız ve sert boş duvar soğukluğu Sussam, hiçbir şey söylemeden içime atsam, orda durmayacak, sığmayacak kadar büyük gözlerin Uyuyan miskin bir yalnızlıkta, ömrün paralelinde uzayıp giden, sonu olmayan kronik bela bir özlemde arasam Beklesem, çokbilmiş bir fikir sahibinin zikrinde, geçişine ihtimal dahi vermediği karanlık bir sokak başında Görmesem de, inan bana doğru yaklaşırken, ayak seslerinden tanırım seni, anlarım gelişini… Karanlığı fırsat bilip cesaretlensem, ben olduğumu fark ettirmeden sarılsam sana Ellerini tutsam, onca zamandır bir yanı kırık vazomda, hasretinle beslediğim yas çiçeklerini soldursam Vursam, tüm ayrılık taşıyan kuşları Üzerlerine yüklenip, hınçla kanatlarını kırsam Sabaha varsam yanında, yüzüm günyüzüne çıktıkça, utancımdan ayaklarına kapanıp çocuk gibi ağlasam Kaldırsan, öne düşen mahcup başımı, gözlerime baksan, avuçlarını açıp gözyaşlarımı toplasan... |