Ansızın DuranŞiirin hikayesini görmek için tıklayın şiirimin ikincisi bekliyor sırada . ölüme beş kala üç dakikanın hesabını yapıyorum nasıl da geçti her şeyi unuttum ... ruhuma sarılmış bedenim çaresizce kıvranıyor yattığı yerde birileri defalarca bıçaklamış kanama saatleri asılı üzerinde samandan yanma kağıtlarla eyvah ! bu dördüncü dakika ... devrilmiş bir cümlenin enkazı atında can çekişirken kelimelerim biri sesleniyor ; dokunma kuralsızlığıma her şeyi unutmuşluğumdan olmalı devrik cümlenin aklımdan silinişi oysa ne kadar kolaydı eylemini yitirmiş üç beş kelimenin toplanmasıydı bütün olay bütün kavga saatin durmasıydı aslında / ölüme bir kala ... başa dönersem ölüme beş kala tuttuğum dakikaların hesabı hesapsızlığımı çıkarıyor ortaya baksana ölmeyi beceremiyorum hala yarım seslerden kafiye kuruyorum sesler kafiye sayılmayacak kadardı sessiz bir şeyler lazımdı aslında soluk... matemden neler kalmıştı ? siyah bir kaç elbise kurutulmuş güller bir de toplamayı unuttuğum yıldızlar . kurumadıklarından mı mevsimin kış olmasından mı hala ıslak hala damlıyor çatıma kerpiç duvarlar var önümde susuz bir çölden kalma hadi diyorum hadi ama ... yıkıl ! durma karşımda ve sallasam elimi aralığa çarpıyor şu sıra takvim , yapraklar , soyunmuş şu ağaç utançla giyinmeyi bekliyor ve ruhumun soyunukluğu geliyor aklıma bedenim çoktan ölmüş olmalı saman kağıtları küle dönmüş çünkü çünkü enkazın üstüne yeni düşünceler inşaa edilmiş ve yeteneksiz bir mimar çalışıyor hala işliyor satır satır yazıklarını yalnızlıklarını karıştıyor ara sıra kim ne zaman bırakmıştı ve buluyor durmuş saati yanında hesaplaması bitmiş bir zamanla sahi ölüme kaç kalmıştı da bu saat kendini unutup çıkmıştı yola ? |
aradan geçen bir yıl
neler değiştirmiş...
hep güzele...