2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1524
Okunma

Duran bir saatin
tedavisi gibi duvar üstü kalmışsın
yalnızsın
eskimiş
ölü bir yelkovan o
rahatla
buhulu bir akrep
ne gördüğümü bilmeden uçan
kanatlarıma ilmini ver
mavi kuşa rengini
göğe
bulutları beyazla
nehirleri ve vadileri aş
tepelediğin tozu toprağı yut
Bülbüller şakısın
dikeninden vazgeçip
kırmızı gülleye
koca bir hiddet sun
batıyorum
dalga vurur tekneme
okyanus dibinde
tekrar tekrar
yutkunuyorum
tıpış tıpış yürüdüğüm
emzik günlüğümde yazılı
çizgili suratım
çizgili suratsızlığım
yaralı bereli
kan revan efendim
sağa sola dağılan kol ve bacaklar
kan revan içinde
yine mi birileri ziyafet veriyor
anlamıyorum
Kartallar asilleşiyor
dağlarına kaçıyor arkasına dönmeden
günler yüz üstü evvelden
yine çöküyor diz kapaklarım yere
başım eriyor yollarda
üşüşüyor başıma
baykuşların geceliğine sarılır gibi
sıyırıyor nasırlı eller
o düzgün olmayan
röntgenlenmiş tenini
dokunuyor zümrüd-ü
Yedi vadi üzerinden tüyler geçiyor
ırmakların dilinde dedikodu başlamak üzere
üç-beş hatun koltuklarına yerleşmiş kahvelerinle
dandanakan fısıltıları efendi
duyuyor musun?
top, tüfek harbinde
bir sen kalıyor
bir vicdan
bir tek dostum kalıyor
bir tutam pantalon yaması elinde
çocuksu bir ifade takınıyor
göğüslerini sapıkça sergileyen
anne karanina duruşundan uzak kalmışsın
gözümden
yanağıma
dudağıma
yere kadar
kanıyor
o
geçer dediğin ağrıların
dikişleniyor
kabuk tutuyor
üstü örtülü bir masa
tahtadan
cansız
tutar dediğin uhular
çıt kırıldı
et ve kemikten hayatım
zümrüd-ü
yaşayan bir kafatası mıyım ben
Emre Evren YALÇIN
"benimle olma! benim ol, benim..."
5.0
100% (2)