YALNIZLIK YOLU
YALNIZLIK YOLU
Bin bir bilinmezliğin arasında bir yerdir orası yer ve gök birbirine karışır orada * ufuk çizgisine yürürüm ben çaresiz, suskun, sessiz * kaderimin bulutlara yazılmış sisler arasında açılan kapısından var oluşumun hikayesine yürürüm * yok oluşta’dır belki de o derin sır yoksa ufuk çizgisinde mi’dir ? kim bilir * yolumda bin bir acı yol arkadaşıdır yüreğimin * kederli yüzler de gözyaşı selleri var akıp giderken kapıldığım alır götürür beni o kanlı göz yaşları sürükler yoksulluğun, sefaletin en büyüğüne * çaresiz tükenmişliklerin derin acılarında hepsi, her yanımda yolum olmuşlar kan içinde insanlar ölü kuşlar kurumuş ağaçlar * hazin bir sonbahardan bir rüzğarda savrulmakta kupkuru yaprakların her birinde çaresiz bir yaşamın hazin hikayesi yazmakta mazi denen o hem yalanı, hem de gerçeği anlatan * uzanan eller var kopmuş bedenlerinden kan içinde * yağmur, bilmem ki hangi iklimden alıp getirirken kanlı göz yaşlarını sorgular yüreğim bu hazin acıları * ne kadar insanız ne kadar değil? beynimde yankılanmakta hep bu soru * bir eli tutamadım bir gözün yaşını silemedim * ben şimdi buna yanarım yorgun bir ruhum, bitik bir bedenim ağlamaklı bir hüzün şarkısıdır artık yüzler * ben de ne yazık çok yazık ki ağlayan bir yüzü güldüremedim * ne kadar insanım ne kadar değil? Çaresizliklerdeyim ben de bu yolda kan içerisindeyim * Uzatırım ellerimi uzanmış ellere Yüreğimde dokunaklı bir derin sancıyla yürürüm her an daha da bir kanarken yüreğim * Çok mu zor olmalıydı birazcık da olsa insanca bakabilmek bütün bu acılara Böyle çaresiz mi olmalıydı ? bunca insan, yaşam, yaşanmışlıklar, bunca anılar böyle mi olmalıydı ? * bu yolun sonu nereye çıkar bilmiyorum ama, yürüdüğüm bu acı, kan ve göz yaşı yolunda niceleri hüzne yenik niceleri sefil niceleri paramparça her bir parçası bir kenarda inlemekte acı içinde * yürümek istemiyorum ben bu yolu üstü kalsın be hancı üstü kalsın parçalandım ben bu yolda * ağalarımız paşalarımız yürüsünler bu yolun sonu her nereye çıkıyorsa * ufuk çizgisiymiş ya da kader çizgisi her ne ise bunca acı, hüzün, bunca gözyaşında ben kayboldum her bir parçam’da bir başka yaşamın izi her hücrem’de bir başka acı var artık hepsi hepsi tozlu raflara kaldırılmış birkaç anı yaşanmış bunca hüzün mevsimi * işte ben , bu yolda, yalnızca hüzünler’den arta kalmış kurumuş bir sonbahar yaprağına yazdım hikayemi * bir varmış bir yokmuş hep acı, hüzün, gözyaşı arasında yürünen bir yol varmış * kimi görerek kimi duyarak kimi yaşayarak anlarmış bu yolun nereye çıktığını * kimi de, çok daha sonra anlarmış sevginin, şefkatin, aşkın hele ki insanlığın ne olduğunu * bin bir ümit ile belki ufuk çizgisine ulaştığında insan yalnızlığın ne olduğunu … Mert YIGITCAN Maltepe / istanbul 07 aralık 2009 * toprak olduğunda , toprağı anlar insan ; ve insan olduğunda da insanı … * Mert YIGITCAN |
yüreğinize sağlık kutlarım kaleminizi daim ola
saygılar.