sevdası mısra-mısra
örüldü
sabah ezanı sonrası dört duvar, demir kapı, dikenli tel... külleriydi yağmura bulanan, çamurlaşan ve buharlaşan... külleriydi yiten devrimlerin, devrik pankartlar... çıplak yürekti dayatılan soğuk ranzalarda... yaşı yoktu sevmenin yaşı yoktu seviyorken yurdunu üzre sürgülenen demir kapı perdesiz pencere... ufuk karanlık ama karanlık değil gece. gece yarin bahçesi.. gece ıslak dudağı, yaşamın al koncası, yedi veren... kırılırken ağacından yeşilcik ve gencecik dal kırılırken apansız düş değil gerçek sevdası mısra-mısra ölüme yaşam katanda... esir düşmesin diye yurdum amerikan silahına, bizde bu kavga... budur sebep suçumuza... sizler sırtta kambur ola durun... ve kardeşiz birbirimize düşmancasına... şimdi hangi kement sıkar beni hangi cellat vurur boynumu yürek cehennem tükürürüm yüzlerini bozguna uğratırcasına emir buyruğunu satılık ellerinizin... korkum değil ölümden korkum soluksuz kalışı yurdumun... sekerata düşmesi halkım çığlığı... ve ey ölüm benim naz etmez yarim alacaksan al beni seviyorum diye yurdumun hürriyetini... |
okuyacağım
harikasın şair.