" Serbest Vezin Sembolik Şizofreni "Hâlâ anlayamıyorum; üzerime boşalttığın şarjörden ağzı kulaklarında çıkan tavşanların Susuz bir ırkın hücre çeperini yırtıpda geldim, içinde bol sulandırılmış rakı ağaçlarını saklayan bahçeye. Beni gözünde yaş, yüzünde anlayışla karşıla. Beni bağışla! Beni bağışla çünkü çok sek içtik, yüksek viteslerimizle ilerlerken yatakta; bir önceki arabadan aldığı rüşveti daha cebine atmamış, görev başında bir polis memuru ezdik! otoban çizgileriyle beraber bir genç kızın seksek çizgilerini ezdik! Bir gün Fizik hocamı hatırlamak isteyip kendimi negatif elektrikle çarpmaya kalkarsam ve eğer toplamlarımdan geriye birşey kalırsa toplardamarlarımda hâlâ can varsa ve hâlâ yakışıklıysam, kalanımı; erkeksizlikten kudurmuş kadınların meme uçlarına yerleşip dernek kuran ve tanrıların sivri olması gerektiğine inanan kabilelere bağışla. Ama beni bağışla! En azından arka camımda yazan yazı için; "arabada çocuklar var!" Bağışla! Bu gece çok içtik! Midem dedin. Ben kanlı bir imparatorluğu kusup ayaklarına serdim. Sadrazamlar gördün Antlaşma, barut kokusu ve cepheler.. Gavur icâdı diye linç edilmiş bir fikir gördün. Ve özgürlüğe tutkun orospu cariyeler; onlar vermeye hevesli hallerini bacak aralarına alıp yollara döküldü. Yollara biraz et Yollara biraz kudret. Yollara bol sulu biralar döküldü! Ben bir mendil gibi oturup teri bekledim sırtımı geceye dönüp deli gibi sustum. Çünkü o otostopçu kadın, kendini astığı ağaçla beraber öldü! ve O’nu geride bırakmış olmanın utancıyla sana en gezgin yanımı kustum: Affet! Bu gece çok içtik; dört çeker yanımızla, şoför mahallinde bir tanrının oturduğu mor bir Mercedes geçtik. Mor perdeli yanan boş bir ev geçtik bir gençlikten geçtik ışık hızıyla, kendimizden geçtik! Ben senin hayallarinden yeryüzüne açılan lisan-ı bozuk bir kapıydım. Açıldım hâl bilmez, dümeni üflemeli uzaya doğru. - Dıkşın! - Dıkşın! Ah olmadı, buda ıska. Beni bağışla! Bu gece çok öldük, bari çocuklar kurtulsa. |
bu şiir günahkar
ya da
bu şiir ahlaksız
diyebiliriz elbette...
ancak; düşüncelerimizi kendimize saklamamızın ne faydası olacak bunu anlamakta zorlanıyorum...
dilin kemiği yok...ve bunda da mutlak bir hikmet var ...
güzeldi...
farklıydı...
en önemlisi haklıydı...