ÖTEKİ ANADOLU
kendi mi ekmişti kendi dölünü
neye göreydi bu dünyanın hükmü ? içindeki uzakta çocuk oyunlarındayken bakışı başı bozuk seyrin sesinin buyrukları sımsıkı sarmaladı ferâceyi başına aşk bilmeden yüreği avazında yankılandı kadın oldu bedeni bozulmuştu, çocuk nefesindeki neyin huzuru zamanın duldasında büyütürken elinde öfke zincirini sabırla dipsiz, derin kuyuya iniyordu durma… sırtından sopası, karnından sıpası hiç eksik olmadı aldıkça kucağına kızgiller familyasını soy dölünü yürütmeyen, parazit oldu adı yerçekimsiz kuş yüreği kanlı gözleri eşikten fırladı elinde kalan bakiye kapı dışarısı yol bilmez, iz bilmez başka dünya tanımaz / nere gider ? gelin olur çıkarsın, kefen giyer dönersin dediydi, ismini bilmeyen babası geceye batmışlığıyla sürünürken aydınlık, artık ulaşılmazdı delişmen fikri içte harlandı sözsüz, sessiz yaktı kınayı bundan böyle vardı bir yapacağı çekmeyecekti onlar da aynı kaderi aç susuz bekledi bekledi… iki kolu, dört yavrusuna sımsıkı sarılı bütün karanlıkları ışımış gülen yüzüyle nice sonra, Fırat’ın sularında buldu onu köyün çobanı manzara tanıdıktı yabanda yalnızca oy zamanı sayılan burası öteki Anadolu ! Hâdiye Kaptan (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
iki kolu, dört yavrusuna sımsıkı sarılı
bütün karanlıkları ışımış gülen yüzüyle
nice sonra, Fırat’ın sularında
buldu onu köyün çobanı
manzara tanıdıktı yabanda
yalnızca oy zamanı sayılan
burası öteki Anadolu !
________________Tebrikler önce mısralarınız için ve de kitabınız için ,kutluyorum...
Saygımla daima..